Günümüzde bazı modern yapılar alışılmış normların dışında oldukları için gerek mimari gerek sosyal gerek tarihi konularda tartışma yaratmış ve eleştirilmiştir, işte Akdeniz bölgesi gezilmesi gerekli önemli yerlerden olan Hatay Antakya’da bulunan Müze Otel de bu modern yapılardan biridir ve dünyada mimari yaklaşımı ile nadir örneklerden biridir. Hatay ve merkezinde bulunan Antakya ilçesi inanç tarihi ve arkeolojisi anlamında önemli coğrafyalarımızdandır. Merkez ilçede bulunan Antakya Müze Otel 2023 depremi sonrasında barındırdığı Roma dönemi mimari ve kültür eserleri, özellikle de dünyanın en büyük tek parça taban mozaiği ile dünyada ilk olarak öne çıkmaktadır. İşte tüm bu sebeplerle Antakya Müze Otel, önemli bir arkeolojik alan üzerine yeni bir mimari yaklaşımla yapılması ile mimari ve sosyal çevrelerde olumlu veya olumsuz tartışmalar yaratmıştır.
2023 yılındaki büyük Kahramanmaraş depremlerinde Antakya başta olmak üzere Hatay büyük yara almıştır. Kentin tüm dokusu adeta yerle bir olmuştur. Kentteki çoğu merkezde olan ve tarihi öneme sahip yapılar yıkılmış veya ağır zarar görmüştür. Bunların başında Habib-i Neccar Camii, Antakya Ulu Camii, Azizler Petrus ve Pavlus Rum Ortodoks Kilisesi, Darb-ı Sak Kalesi, Bayezid-i Bistami Türbesi ve tarihi Antakya evleri sayılabilir. Ancak deprem sadece Hatay’da etkili olmamış; Adana, Adıyaman, Elâzığ, Gaziantep, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye, Şanlıurfa, Diyarbakır illerimizde de yıkıcı şekilde etkili olmuştur. Deprem sonrasında belediyeler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve farklı kurumlardan uzmanlar şehirlerin yapı stoğunun yeniden ayağa kaldırılma sürecinde, tarihi katmanların titizlikle değerlendirilmesi üzerinde çalışmaktadır.
Antakya özellikle depremin en fazla yıkıma yol açtığı yerleşim olarak bu titiz çalışmaların odağındadır, halen devam etmekte olan çalışmalar Roma dönemi ve sonrasında sayısız kez depremle yerle bir olan mahalleleri de içermektedir. Antakya Müze Otel de depremle tamamen toprak altında kalmış yapı izlerini barındıran bir mahalle ve parselde, başlangıcından son ürüne kadar dönüşerek gelişen bir süreçle inşa edilmiş bir yapıdır.
Antakya Müze Otel Fotoğrafları İçin Lütfen Tıklayınız
Hatay Müze Otel ve Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi Ziyaret ve Giriş Bilgileri 2024
Kısaca Hatay ve Antakya’nın tarihi, sosyal ve kültürel önemine geçmeden önce, Müze Otel ve altında bulunan arkeoloji müzesi ile ilgili ziyaret ve giriş bilgilerini verelim. Günümüzün en ilginç yapılarından biri olan Antakya Müze Otel ve otelin giriş katında bulunan Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi, Roma dönemi yapılarını/eserlerini görmek için her gün 08:30 ile 17:00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Son giriş ise gişe kapanış saati olan 16:30’dur.
Müzekart’ın geçtiği arkeoloji müzesine giriş, Müzekart’ınız yoksa 170 TL’dir. Yabancı turistler için ise 8 Euro’dur. Eğer otel müşterisi iseniz aşağıda fotoğraflardan göreceğiniz üzere bu alanı yukarıdan izleyebilirsiniz. Daha fazla bilgi için otelin 0326 290 0000 numaralı iletişim telefonundan ulaşabilirsiniz.
Hatay ve Antakya’nın Önemi
Farklı etnik köken, kültür ve dinlerin bir arada yaşaması en önemli özelliklerinden biri olan Hatay’ın tarihi günümüzden 7000 yıl önceye, M.Ö. 5000 yılına kadar gitmektedir. Hatay’ın beşerî anlamda önemli olmasının en büyük etkenlerinden bazıları Anadolu’yu Orta Doğu’ya bağlayan yol güzergahları üzerinde olması ve kentin merkez ilçesi olan Antakya’nın Asi nehri kenarına kurulmasıdır. Bu sebeplerden dolayı Hatay’ın tarihi kültürlerin karadan ve sudan yayılımına sahne olmuştur. Bölgedeki yaşama dair ilk izler Tell-Açana Höyüğünde bulunmuş olup Kalkolitik Çağ’a tarihlenmektedir.
Antakya (Antioch) kenti Büyük İskender’in generallerinden biri olan I. Seleukos Nikator tarafından M.Ö. 300 yılında kurulmuştur. M.Ö. 64 yılında ise Roma İmparatorluğu egemenliği altına girmiştir. En zengin ve üretken zamanını bu dönemde yaşayan kentte İsa’nın takipçilerine ilk defa Hristiyan kelimesi kullanılmıştır. İsa’nın on iki havarisinden biri olan ve kilise kavramının kurucularından olan Aziz Petrus Antakya’da yaşamıştır.
6.yy’da yaşanan isyan, işgal ve doğal felaketler sonrasında Antakya, 638 yılında Araplar tarafından fethedilmiş Bizans, Selçuklu, Haçlı, Memlükler arasında el değiştirerek savaşlar ile adeta yıkıma uğramıştır. 1517 yılında Osmanlılar bölgeye hâkim olduğunda Antakya artık ufak bir köy biçimindedir.
Antakya Müze Otel Yapım Aşamaları ve Tarihi
Temellerinden 2300 yıllık Roma dönemi kalıntıları çıkan, bu sebeple ulusal ve uluslararası arkeoloji camiasının dikkatini çeken Müze Otel’in tasarım süreci, yapım aşamaları ve açılışı, yapı tarihi ve inşaat bilimleri ile ilgilenen herkesi olumlu veya olumsuz değerlendirme anlamında ikiye bölmüştür.
2009 yılında Antakyalı bir iş adamı olan Necmi Asfuroğlu, kendisine ait olan ve III. Derece Sit Alanı olarak tescil edilen 100m x 200m parsele sahip alanda bir otel yapmak ister. İlk görüşmüş olduğu Hilton’dur. Ancak Hilton yetkililerinin otelin iki bodrum katının olması gerektiğini bildirmesi üzerine Necmi Bey bunun olanaksız olduğunu söyler. Çünkü Antakya merkezde ve sit alanı olan periferide toprak bir metre kazılsa bile altından tarihi eser veya tarihi yapılar çıkmaktadır ve bu yüzden bölgedeki yeni yapılan yapılar bodrumsuz olarak yapılmaktadır.
Bunun üzerine Necmi Bey tarafından arazide bir kazı çalışması başlatılır. Kazının yapıldığı her yerden tarihi kalıntılar çıkmaktadır. Kazı çalışmaları ilerlerken Antakya Müzesi ve ‘Anıtlar Kurulu’ olarak bilinen Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu durumdan haberdar olunca duruma el koyar ve burada bilimsel bir kazı yapılması gerektiğini belirtir. Bir bilimsel kurul oluşturulur ve kazı başkanlığına Prof. Haluk Abbasoğlu danışman olarak getirilir.
Kazı esnasında 5 farklı yapı katmanı ve 13 farklı medeniyetin izleri görülür. En alttaki katman M.Ö. 3.yy’a aittir. Tüm kazı boyunca toplamda 30.000’e yakın tarihi eser gün yüzüne çıkartılacak ve bir kısmı müzede sergilenecektir.
Kazı çalışmaları esnasında başka mimarlık ekipleri yanı sıra dünya çapında eserleri olan Mimar Emre Arolat ile de iletişime geçirilir. Yedi aylık yoğun bir kazı sonrasında projenin çalışılması için Emre Arolat ve ekibi çalışmaya başlar.
Aşağıdaki bölümde görüleceği üzere Emre Bey ve ekibi tarafından adeta okul projesi havasında ütopik, sınırları aşan ve yepyeni bir dil kurgulayan bir proje üretilir. Necmi Asfuroğlu’nun bu projeyi beğenmesi ve onayı ile Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’na sunulur. Kazıların sonuçları ile kurulda onaylanan bu proje hayata geçirilmeye başlanır ve tüm çalışmalar toplamda 9 yıl sürer. 2019 yılında kapılarını ziyaretçilerine ve müşterilerine açar.
6 Şubat 2022 Kahramanmaraş depreminde kapatılan Antakya Müze Otel, deprem sonrasında Eylül 2024 tarihinde tekrar açılır.
Antakya Müze Otel Mimari Özellikleri ve Detayları
Mimar Emre Arolat, alanda gezerken kızına tarif ettiği ütopik kurgunun yapılabilirliğini göstermek için tasarımına devam ettiği ve ofisteki mimarlarla adeta bir okul projesi havasında geliştirdiklerini belirttiği proje, gerçekten de dünyada bir eşi olmayan bir projedir ama kendi deyimi ile tasarlamaya başlandığı zaman dahi aslında bu projenin hayata geçirilmesine imkan yoktur. Ancak…
Otel binasının yapılacağı alanın arkeolojik alan olması ve barındırdığı kalıntıların zarara uğramaması için proje üzerinde çok düşünülür. Yapılan araştırmalarda söz konusu arkeolojik alanın ortasından bir dere yatağı geçtiği tespit edilir. Projenin şekillenmesinde bu ‘antik’ dere yatağı en önemli noktadır.
Proje bu tarihi eserlere dokunmayacak şekilde geliştirilir, keson kuyu-kuyu temel denilen bir yöntemle kurgulanıp yapılan temellere üst yapıyı taşıyan çelik ayaklar yerleştirilmesi düşünülür. Çelik ayakların üzerinde oluşturulan üst kot otelin zemini olacaktır. Otelin zemini ile arkeolojik alanın arasındaki boşluğa (çelik ayakların arasına) otel odaları istif biçiminde yapılacaktır.
Böylece otelde konaklamaya gelenler aşağıda arkeolojik alan ile iletişime geçecek, oteldeki tüm sosyal aktivitelerini çatıdaki zeminde gerçekleştirecektir. Arkeolojik alan da bir müze olarak herkese açık olacaktır. Tüm bu yapı objeleri de (odalar, lobi, sosyal alanlar) birbirlerine köprü biçiminde açık koridorlar ile bağlanacaktır.
Müze Otel Antakya Projesi İlerliyor
Projedeki asıl sorun ise kamusal alan olarak geçen arkeolojik alan ile özel alan olarak geçen otel alanının birbirleri ile olan ilişkisidir, bu sorun çerçevesinde birbirlerinin alanlarına olan müdahalesini çözmek ve yorumlamak projenin ana amacıdır. Bu anlamda Antakya Müze Otel projesinde kapalı müze alanı, açık arkeolojik müze alanı, alanın gezilebileceği koridorlar, otel koridorları, sosyal alanlar ile özel alanlar ve odalar çok ince bir biçimde birbirleri ile ilişkilendirilmiş ve/veya ayrılmıştır.
Yapılacak olan otelin temelleri için, arkeolojik alana makine giremeyeceği için çıplak el ile 24 metre derinliğinde, 2 metre çapında 66 adet kuyu kazılır. 130 cm çapında çelik kolonlar içine beton doldurularak kuyulara sabitlenir. Bu kuyuların projedeki yerleri, herhangi bir antik kalıntının bir kısmına dahi gelmeyecek şekilde konusunda uzman olan hocaların yönlendirmesi ile belirlenir.
Dünyada Mimari’nin Arkeolojiye Armağanı: G2 Mozaiği
Proje ilerlerken sorunlar da çıkmıyor değildir. Bu kolonlardan G2 ismi verilen ve planlanan yerinden oynatılması dahil düşünülemeyen, eğer 1 metre dahi oynatılırsa projenin tüm statiğini bozacak olan kolon kuyusu kazıldığında altında Roma dönemine ait bir mozaik ortaya çıkar. Tüm proje durur. Çünkü herhangi bir kalıntıya zarar verilmeyecektir. Dört ay sonrasında tüm taşıyıcı sistem, tesisatlar ve mimari planlama da değişerek proje tekrar ilerlemeye başlar. Temmuz 2019’da tüm inşai süreç ve işletme hazırlıkları tamamlanır ve otel The Museum Hotel adıyla hizmete açılır.
Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi
Antakya Müze Otel’in en altında sergilenen yapıların üzerinde adeta bir asma kat gibi duran bir arkeoloji müzesi vardır: Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi. İlgili müzede otelin yapımı esnasında yapılan kazılardan çıkartılan 30.000’e yakın eser bulunmakla birlikte işte arkeolojik alana buradan girilmektedir.
Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi’nin en önemli eseri 1050 metrekarelik alanıyla ‘dünyanın en büyük tek parça taban mozaiği’ olarak anılan mozaiktir. Ancak müze zaten bir otelin altında bulunması ile yani konum itibari ile dünyanın en ilginç ve önemli müzeleri arasına girmiştir.
Müze içinde sergilenen Roma ve Helenistik dönemlere ait buluntular kazılarda ortaya çıkarılan katmanları işaret etmekte, açık alanda sergilenen yapı katmanlarını tamamlamaktadır. M.S. 3.yy’a tarihlenen 70 cm uzunluğunda olan Eros heykeli son derece iyi korunmuş sergilenen tarihi eserlerden biridir.
Müzenin açık alanında ise Helenistik döneme tarihlenen yapılar, M.S. 5.yy’a ait Roma hamamı, Roma villaları, ortası mermer levhalarla çevrelenmiş Forum alanı adeta insanın nefesini kesecek şekilde ziyaretçilerini beklemektedir.
Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi Mozaikleri
Dünyanın en büyük tek parça taban mozaiği haricinde arkeolojik alanda yani müzede pek çok önemli mozaik de bulunmaktadır. Euporos imzasını taşıyan ve M.S. 2.yy’a tarihlenen Pegasus mozaiği 162 farklı renk tonu olan ve Tessera denilen doğal taşlardan yapılmış olup müzenin en narin mozaikleri arasındadır. Bu önemli mozaiğin yan temalarından birini oluşturan Musalar mozaiği de önemli mozaiklerdendir.
Kutsal Ruh ve Doğal Yaşam Mozaiği (Megalopsychia mozaiği) ise müzenin diğer önemli mozaiklerindendir. M.S. 5.yy’a tarihlenen mozaik özellikle kuş figürleri ile dikkatleri çekmektedir. Bu öneme bir artı katan manevi değer ise Necmi beyin soy ismindeki ‘Asfur’ kelimesinin Arapça’da ‘kuş’ anlamına gelmesidir.
Müzedeki Roma caddesi ile Forum alanlarında birçok yapıya ait taban mozaiği de bulunmaktadır.
G2 Evi Ziyafet Salonu
Yukarıda belirtilen kazı esnasında ortaya çıkan ve yapının projesini değiştiren keson kuyu kolonunun adı verilen G2 Evi, bir Roma dönemi evidir. M.S. 2-4.yy. arasında kullanıldığı düşünülmektedir. Kazı ziyafet salonu ile sınırlı kalmıştır. Zemini Pagan dönemin mitoslarının işlendiği mozaik ile kaplanmıştır. 14 m x 8 m ölçülerinde olan salonun ortasında bir de mekân içi havuz bulunmaktadır.
Dünyada Antakya Müze Otele Benzer Diğer Yapılar
Antakya Müze Otel içeriği, projesi ve bu kadar hızlı zamanda bitirilen uygulaması ile dünyada benzeri olmayan bir yapıdır. Ancak buna benzer yapılar da var. Örneğin dünyaca ünlü mimar Bernard Tschumi tarafından tasarlanan Atina Akropolis Müzesi de önemli arkeolojik kalıntıların üzerine yapılan bir müze olması sebebiyle benzerlik gösterir. Arkeolojik alanlar üzerinde Türkiye’de ve tüm dünyada özellikle müze yapıları tasarlanıp inşa edilmiş olsa da Antakya Müze Otel böylesi bir otel yapısı barındıran tek uygulamadır.
Ayrıca İlgili Linkler:
Antakya Müze Otel fotoğrafları
Hatay Arkeoloji Müzesi bilgileri
Akdeniz bölgesi tarihi yerleri
Akdeniz bölgesi fotoğrafları
2023 Depreminde Hasar Gören Tarihi Yapılar ve Eserler
Müze Otel Belgeseli
Ömer Yılmaz – Müze Otel Antakya Yazısı
Müze Otel Antakya Web Sitesi