Askeri Müzesi, Harbiye (Military Museum), Savaş sanatları, savaş kültürü ve eserleri konusunda dünyanın sayılı müzelerinden biridir, tarihi ile ünlü olan müze İstanbul Harbiye ilçesinde bulunmaktadır. İstanbul’da gidilmesi gereken müzelerin başında gelmektedir. Sadece İstanbul değil, Marmara bölgesi ve tüm Türkiye’de görülmesi gereken yerlerden biridir. Öncelikle müzenin bulunduğu yere neden Harbiye denilmekte, bu konuda bilgi verdikten sonra Harbiye binası ve Askeri müze tarihçesini, sonrasında müze yerleşkesindeki sergi salonlarını ve müzede bulunan eserleri yakından tanıyalım.
Harbiye semtine ilk yerleşim 1870 yılında başlamıştır. Bunun sebebi büyük Tarlabaşı yangınında evsiz kalan bu bölgede yaşayan gayrimüslim halkın kargir binalar inşa ederek burayı bir yerleşim yeri haline getirmeleridir. Bu dönemde bölgede konutların yanı sıra askeri ve idari yapılar da yapılmaya başlanmıştır.
1864 yılında II. Abdülhamit’in yaptırdığı Mekteb-i Harbiye binası da buradadır. Semt, bu askeri binanın burada olması sebebiyle Harbiye olarak isimlendirilmiştir. Mekteb-i Harbiye (Kara Harp Okulu) padişah 2. Mahmut’un emriyle 1834 yılında kurulmuştur. Atatürk’ün de mezun olduğu okul olan Kara Harp okulu veya Mekteb-i Harbiye burasıdır.
Askeri Müze fotoğrafları için tıklayınız
Harbiye Askeri Müzesi Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücreti 2024
Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Başkanlığı’na bağlı olan Türk Silahlı Kuvvetleri İstanbul Harbiye Askeri Müzesi ülkemizdeki en büyük müzelerden olup, dünyada da sayılı askeri müzeler arasındadır. Askeri Müze pazartesi günü ve salı günü kapalıdır. Ayrıca 1 Ocak ile Ramazan ve Kurban bayramlarının ilk günleri de kapalıdır. Harbiye Askeri Müzesine giriş ücreti 10TL olmak ile birlikte, fotoğraf çekimi ayrıca bir ücrete tabidir. Harbiye Askeri Müzesi Pazartesi ve salı günleri dışında her gün 09:00 ile 16:30 saatleri arasında ziyarete açıktır.
Dünyanın en eski bandosu olan Mehteran Birlik Komutanlığı ayrıca müzenin açık olduğu her gün 15:00 ile 16:00 arası mehter konseri vermektedir.
Harbiye Askeri Müzesi’ni gezmek için bütün bir günü ayırmanızı tavsiye etmekteyiz. Müzeye İstanbul metrosunu kullanarak gelebilir; Taksim ya da Osmanbey duraklarından çıkabilirsiniz. Ziyaretiniz sonunda muhteşem bahçesinde soluklanıp dinlenebilirsiniz, zira şehrin en güzel yeşil alanlarından birine sahiptir. Ayrıca müze alanı içindeki oldukça ekonomik olan askeri kantin, başta nefis tostları ve lezzetli çayı ile size eşlik edecektir. Türk ve Osmanlı tarihi ve savaş sanatı ile ilgili bir çok şey öğreneceğiniz günün sonunda Askeri Müze bahçesinde dinlenirken ulu önder Atatürk’ün şu sözünü hatırlamamanız mümkün olmayacaktır:
“İnsanları mutlu edecek tek vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamaya yarayan hareket ve enerjidir. Dünyanın barışı içinde insanlığın gerçek mutluluğu, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve başarılı olmasıyla mümkün olacaktır.” Mustafa Kemal ATATÜRK (1931)
Kara Harp Okulu
Kısaca bilgi vermek gerekirse; Mekteb-i Harbiye-i Şahane de denilen Mekteb-i Harbiye 1834 yılında kurulduktan sonra ilk mezunlarını 1841 yılında vermiş ve 1908 yılına kadar süvari ve piyade subayları yetiştirmiştir. Peki, neden Mekteb-i Harbiye kurulmuştur? Bunun en önemli sebebi 1826 yılında Yeniçeri Ocağı ile birlikte diğer ocakların kapatılması ve Osmanlı İmparatorluğu’nda askeri anlamda bir reform yapılması idi.
1927 yılında yapıların üzerindeki tuğra ve methiyelerin kaldırılması hakkındaki bir kanunun yanlış yorumlanması sebebiyle askeri yapılardaki kitabe, tuğra ve Osmanlı armaları kazınmıştır. Bu yüzden Osmanlı zamanında yapılan bazı idari ve askeri binaların neden yapıldıklarına dair bilgilerin belirlenmesi zorlaşmaktadır. Fakat Mekteb-i Harbiye’nin ilk dönem yapısına ait kitabeler Askeri Müze ve Kültür Sitesi’nin bahçesinde sergilenmektedir.
Aşağıdaki fotoğrafta görüleceği üzere Askeri Müze’nin bahçesinde ve hemen girişteki tabelada şunlar yazmaktadır: ‘Bulunduğu semte adını veren Harbiye (Harp okulu) 10 Ekim 1846’dan 24 Eylül 1936’ya kadar öğretimini bu binada sürdürdü. Ankara’da yeni yapılan Harp Okulu’na taşınma işlemleri 16 Eylül 1936’da başladı. 24 Eylül Perşembe günü Harbiyelileri uğurlamak için, binlerce İstanbullu, sabahın altısında sokaklara dökülmüştü.’
Ayrıca ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK 1889 – 1902 yılları arasında, şimdiki Askeri Müze’nin bulunduğu Mekteb-i Harbiye (Harp Okulu)’de 1283 apolet numarası ile okumuş ve Piyade Teğmen olarak okulu bitirmiştir. Diploma numarası 5998’dir. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün okuduğu sınıf, onun anısına bugün olduğu gibi korunmaktadır.
Harbiye Askeri Müzesi’nin Bulunduğu Mekteb-i Harbiye Binasının Tarihçesi
Taksim’de ki Topçu ocağı erlerinin tedavisi için Tophane-i Amire Hastanesi Harbiye’de inşa edilmiştir. Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemektedir. 1796 yılında tek katlı olan hastane binasına koğuşlar ve dershaneler eklenerek Mekteb-i Harbiye’ye tahsis edilmiştir. 1831’de Hassa Müşiri Ahmet Fevzi Paşa tarafından Selimiye Kışlası’nda bulunan Hassa ordusundan seçilen “Sıbyan Bölükleri” için kışla olarak kullanılan bina, Sultan Abdülmecid tarafından 10 Ekim 1846’da resmi olarak açılmıştır. 1850 – 1851 yıllarında İngiliz mimar Smith tarafından bir binicilik binası (manej), bugünkü kültür sitesi ile orduevi arasında inşa edilmiştir.
Sultan II. Mahmud’un emriyle 1834 yılında Maçka Kışlası okul haline dönüştürülmüştür. Bu amaçla camii, kütüphane, hamam, eczane, matbaa ve bir laboratuvar ile basımevi kurulmuştur. Bina 1853 yılı başından itibaren; Kırım Savaşı nedeni ile müttefikimiz olan Fransız askerleri için, misafirhane ve hastane olarak ayrılınca Harp Okulu Taşkışla’ya taşınmıştır. Muharebenin bitimine doğru bina bütün kıymetli kitap ve eşyalar ile birlikte yanıp kül olmuştur. Daha sonra Sultan Abdülaziz’in emriyle Harp Okulu’nun eski temeller üzerine inşasına başlanmıştır. Bir buçuk senede inşaatı biten okul, o çağın gereksinimlerini karşılayacak şekilde iki katlı, iki iç avlulu, dikdörtgen planlı Selimiye Kışlası’ndan beri uygulanan geleneksel kışla şemasına uygun olarak düzenlenmiştir.
1862 yılında okul nazırı Mirliva Mahmud Bey idaresinde Mekteb-i Fünun-u Harbiye-i Şahane bu yeni binasına taşınmıştır. Bugün toplantı salonları için kullanılan yeşil ve kırmızı salonlar, sultan geldiği zamanlar kullanılır; burada törenler düzenlenirmiş. Manej alanları, silâhhane, beden eğitimi salonu ve 1887 yılında Sultan Abdülmecid tarafından Taamhane (yemekhane) yaptırılmıştır. Mekteb-i Harbiye Taamhanesi olarak yapılan yapının üst örtüsü; yanlarda iki oval, ortada dairesel bir kubbeden oluşmuştur. Alt kat hizmet alanları, mutfak ve kiler olarak kullanıma sunulmuş, görkemli ön cephedeki kapı; genelde üst zabitanların girişi için, arka cephedeki simetrik kapı ise öğrenci girişi için kullanılmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Harbiye Kaydı
Mekteb-i Fünun-u Harbiye-i Şahane’ye 13 Mart 1889 tarihinde Mustafa Kemal’in kaydı yapılmıştır. Erkan-ı Harbiye sınıflarında da öğrenim gören, 1904 yılında mezun olan Mustafa Kemal Atatürk’ün sınıfı şu anda Atatürk Dershanesi olarak hizmete sunulan kısımdır. Kurtuluş Savaşı yıllarında Padişahın isteğiyle kapatılan Mekteb-i Harbiye, ancak Lozan Antlaşması’ndan sonra açılmıştır. Bu yıllar arasında Ankara’da Abidin Paşa Zabit Talimgâhı’nda eğitimini sürdürmüştür. 1936 yılında Mühendishane-i Berri-i Hümayun binasında bulunan yedek subay Okulu bu yapıya taşınmıştır.
Harp Okulu Askeri Müze Oluyor
1841 yılında inşa edilerek, çeşitli askeri hizmetlerde kullanılan, Atatürk’ün de içinde okuduğu tarihi Harbiye Kışlası’nın, Askeri Müze ve Kültür Sitesine dönüştürülmesi, 1966 yılında kararlaştırılmıştır. Bu nedenle düzenlenen proje yarışmasını Prof. Dr. Nezih Eldem kazanmıştır. Yapı ikinci derece tarihi eser kapsamında olduğundan, ön blok hariç diğer bloklarda mevcut dış görünüş, kat yüksekliği ve çatı sistemi değiştirilmemiş, döşeme, çatı, tavan, pencere gibi kısımların yıkılarak yeniden inşa edilmesi planlanmış ve restorasyon çalışmalarına 1967 yılında başlanmıştır. Harbiye’nin Cumhuriyet Caddesi’ne bakan batı bloğu ile kuzey bloğunun inşaat ve restorasyonu 1992 yılında tamamlanmıştır. Kışlanın restorasyon sonrası planlarını incelediğimizde; dikdörtgen planlı yapının ortasında bir büyük avludan başka 4 tane de iç avlu yapıldığı görülmektedir.
Orta bahçeyi çevreleyen koridor çevresinde sıralanmış odalar bulunmaktadır. Cumhuriyet Caddesi’ne bakan cephenin eski fotoğraflarla kıyaslandığında oldukça değiştiği görülmektedir. Bu cephenin orta aksında bulunan Cumhuriyet Caddesi’ne bakan çift taraflı merdivenle çıkılan ana giriş kaldırılmıştır. Bugünkü ana girişler yapının iki tarafında simetrik olarak yine çift kollu merdivenlerle ulaşılan kapılardır. Günümüzde yapı Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı olarak kullanılmaktadır. (Not: burada Ahmet Özgür Türen’e bilgileri ve makaleleri ile ayrıca teşekkür etmek isteriz. İlgili tarihçenin alıntılandığı site, kaynakça bölümünde ayrıca belirtilmiştir.)
Harbiye Askeri Müzesi Tarihçesi
Türkiye’de müzecilik denildiğinde akla gelen ilk isim tabi ki Osman Hamdi Bey’dir. Ancak Askeri Müze’nin bugünkü haline gelmesinde Ahmet Fethi Paşa’nın önemi büyüktür. Gerçek anlamda Türk müzeciliğinin temeli, İstanbul Arkeoloji Müzeleri‘nin temelini de oluşturan Eski Eserler Koleksiyonu’na (Mecma-ı Asar-ı Atika) dayanmaktadır. Sultan Abdülmecit, 1845 yılında Yalova’ya yaptığı bir gezide Doğu Roma yazıtlarını görmüş ve İstanbul’a naklettirmiştir. 1846 yılında Ahmet Fethi Paşa, İstanbul’un fethinden beri silah ambarı olarak kullanılan Aya İrini’de bu eserleri toplatmaya başlamıştır.
Müze, Mecma-i Eslihai Atika ve Mecma-i Asar-ı Atika olmak üzere iki bölüm halinde düzenlenmiştir. Kuruluşu daha eski dönemlere dayanan Mecma-i Eslihai Atika bölümü Harbiye Askeri Müzesi’nin temelini oluşturmuştur.
Askeri Müze tarihinde önemli bir yere sahip olan Aya İrini Kilisesi’nin tarihçedeki konumu ise şu şekildedir: 1453 yılında İstanbul’un fethedilmesinden sonra kilise bir ‘cebehane’ haline getirilmiş. 1726 yılında buradaki teçhizata bir düzen verilmiş ve Dar-ül Esliha adını almıştır. Aya İrini Kilisesi’ndeki revaklar düzenlenmiş, aralarına camekânlar yapılmıştır. Böylece eski savaş silahları, araç ve gereçler sergilenmeye başlanmıştır. Ahmet Fethi Paşa’dan sonra Aya İrini’deki bu koleksiyonlar kısa bir süre sonra ilk defa “Müze” adını alarak Müzeyi Hümayun olarak isimlendirilmiştir. Müze teşkilatının kurulmasından sonra özellikle arkeolojik eserlerin sayısı artmıştır. Sonrasında bu eserler Çinili Köşk’e taşınmış ve bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzelerinin temeli atılmıştır.
Nitelikli Bir Askeri Müze
Ahmet Muhtar Paşa, silah koleksiyonlarını, ilanlar ve resmi yazışmalar ile zenginleştirmiştir. Kütüphanesi, sineması, atış poligonu, yayınları, kıyafethanesi ve mehteri ile günümüz çağdaş müzecilik anlayışına uygun, nitelikli bir müze oluşturulmuştur.
1940 yılına kadar Aya İrini’deki faaliyetlerini sürdüren Askeri Müze, İkinci Dünya Savaşı’nın Türkiye’ye de sıçrayabileceği düşüncesiyle faaliyetlerine bir süre ara vermiştir. Savaş tehlikesinin ortadan kalkmasından sonra 1949 yılında Maçka Silahhanesi’nde depolanan Askeri Müzesi eserleri 1959’dan itibaren Harbiye Mektebi Jimnastikhanesi binasında tekrar sergilenmeye başlanmıştır.
Bu binanın zamanla Askeri Müze koleksiyonları için yetersiz kalması üzerine, eski Harbiye binasının Askerî Müze olarak kullanılmasına karar verilmiştir. Bina kompleksinde 1966 yılından itibaren sürdürülen restorasyon çalışmaları 1992 yılında bitmiştir. 10 Şubat 1993 günü Askeri Müze ziyarete açılmıştır.
Askeri Müzesi Sergi Salonları ve Eserleri
Askeri Müze’de bulunan eserlerin sergilendiği salonlar, Mekteb-i Harbiye binasının iki katında da bulunmaktadır.
Alt katta 21 büyük salon bulunmaktadır: Bu salonlar, Tanıtım salonu; Türk Ordusu Kuruluş salonu; Selçuklu salonu; Osmanlı Devleti Kuruluş Dönemi salonu; Osmanlı Devleti Yükseliş Dönemi salonu; Büyük Türk Devletleri salonu; Fatih ve Yavuz salonu; İstanbul’un Fethi salonu; Savunma Silahları salonu; Ateşli Silahlar salonu; Harbiyeli Atatürk sınıfı; Top Maketleri salonu; Somali – Bosna – Kosova salonu; Atıcılık ve Binicilik salonu; Mehter Enstrümanları salonu; Askeri Kıyafetler salonu; Sancaklar Salonu; Şehitler Galerisi ve Denizcilik Köşesi salonlarıdır.
Üst katta ise Askeri Müzesi eserleri; Meşrutiyet Dönemi salonu, Birinci Dünya Savaşı salonu, Çanakkale Savaşları salonu, Kurtuluş Savaşı salonu, Kore – Kıbrıs salonu, Etnografik ve Yazma Eserler salonu, Genelkurmay Başkanları salonu, Atatürk Salonu, Çadırlar salonu, Belgelerle Ermeni Sorunu salonu ve 3. Selim Köşesi salonlarında sergilenmektedir.
Harbiye Askeri Müzesi Eserleri
Askeri Müze’de bulunan eserlerden bazıları aşağıdaki gibidir.
- Harbiye Askeri Müzesi’nde sizi karşılayan eserlerden ilki Ergenekon Destanı’nı anlatan tablodur. Ayrıca salonda bulunan diğer tablolarda da Türk Göçleri anlatılmıştır.
- Osmanlı Hanedanı ve Osmanlı Beyliği’nin kurucusu Osman Gazi (1. Osman)’nin miğferi ile Gazi Evrenos Bey’in Kuran-ı Kerim’i ve zırhlı gömleği bu müzededir. Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye öğütleri burada bulunmaktadır.
- Fatih Sultan Mehmet’in, İstanbul’u fethettiğinde şehre girdiği Fetihkapı’dan (Romanos) geçişi canlandırılmıştır.
- Türklerin ve Osmanlıların savaşlarda kullandığı çeşitli silahlar; ok, yay, teber, balta, top gibi savaş araçları yine bu müzede sergilenmektedir.
- Orta çağ Avrupa’sında kullanılan silahlar, miğferler ve diğer savaş teçhizatları yine bu müzede sergilenmektedir.
- Ayrıca Fatih Sultan Mehmet’in, İstanbul fethini gerçekleştirirken gün gün olanların anlatıldığı Fetih Günlüğü buradadır.
- Türklerin ve Osmanlıların yaptığı önemli kuşatmalar hakkında bilgiler, Demirci Mehmet Efe’nin İstiklal Madalyası ve efe elbisesi, Çanakkale Savaşlarında savaşanlara ve kahramanlık gösterenlerle ailelerine yardımda bulunmak amacıyla Beyazıt Meydanına kurulan ve yapılan her bir kuruş yardımı göstermek amacıyla üzerinde kabaralar bulunan Kahramanlık Anıtı Top yine bu müzededir.
3. Selim salonunda yapılan Mehteran gösterileri, Ermeni meselesi ile ilgili bilgi ve belgelerin bulunduğu dokümanlar, Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ün kişisel eşyaları, giysileri; Asya ve Afrika’da kullanılan savaş teçhizatları ve eşyaları, Çanakkale savaşlarında şehit olan subayların mezar taşları, Harbiye Askeri Müzesi’nde bulunmaktadır.
Bunca eser ve eşya arasında ise ön çok merak uyandıran obje; üzerinde Atatürk’ün imzası bulunan İngiliz askeri şapkasıdır.
Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı bünyesindeki Askeri Müze’de 55.000 obje vardır. Ancak bu objelerden 5000 adedi müzede sergilenmektedir.
Fatih’in Şahi Topları
Askeri müze içerisinde olması gereken en yegane eser; Fatih’in Şahi toplarıdır. Fatih’in İstanbul’un fethinde kullanmış olduğu o zamana kadar dökülmüş olan en büyük toplarına Şahi denilmektedir. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul fethi için yaptırdığı topların çoğunu Dupnisa mağarasının olduğu Demirköy’de döktürmüştür. Demirköy’de bugün bazı dökümhanelerin harabeleri hala görülebilmektedir.
Ancak Fatih, Şahi toplarını Edirne’de döktürmüştür. Edirne’de denemiş ve iki aylık gibi bir sürede İstanbul önlerine getirmiştir. Şahi topların yapımı ile ilgili internette birçok bilgi kirliliği mevcuttur. Örneğin kimisi Macar top ustası Urban, bu topları dökmüştür demektedir. Kimisi de böyle bir şeyin olmadığını ve birçok döküm ustasının çalıştığını ancak topun denenmesinin sadece Fatih tarafından yapıldığını belirtmektedir.
Şahi Topları Nerede?
Bugün Şahi toplarından biri İngiltere’de Fort Nelson müzesi içinde görülebilmektedir. Ancak bazı araştırmacılara göre bu top Şahi toplarından değildir. Müzedeki bu top, Abdülaziz tarafından İngilizlere hediye edilmiştir. Çanakkale Kilitbahir’de konuşlandırılmış olan 1464 yılında yapılmış olan toptur. Bu top sadece 292 kg ağırlığında bir gülle atmaktadır.
Oysa birçok tarihçi, 1868 yılında Sultan Abdülaziz tarafından İngiltere’ye hediye edilen bu topun Şahi toplarından biri olduğunu söylemektedir. Bugün Nelson müzesinde sergilenen bu top 18 ton ağırlığında, 5.5 metre uzunluğunda, 92 cm yarıçapındadır. İki parçadan oluşan topun attığı gülle ağırlığı 544-860 kg arasında değişmektedir. Topun ses etkisi 23 km mesafeden duyulmaktadır.
Aslında Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesindeki en büyük rolü üstlenen bu topun Nelson müzesinden istenilerek Askeri müzede sergilenmesini kim istemez ki?
Askeri Müze Atatürk Eşyaları
Harbiye Askeri müzesi içerisinde Atatürk Eşyaları bölümü özellikle en ilgi çeken salonlardan biridir. Atatürk’ün kullandığı kişisel eşyaların yanı sıra savaşlarda kullandığı çeşitli kılıçları, tabancaları Askeri müzede sergilenmektedir.
Atatürk’ün birçok kişisel eşyası Anıtkabir’den geçici olarak getirilmiştir. Bunlar arasında kullandığı zarflar, sabahlıkları, pijaması, paltosu ve bastonu gibi şahsi eşyaları bulunmaktadır.
Askeri Müzesi Eserleri İle İlgili Linkler:
Askeri Müze fotoğrafları
Aya İrini bilgileri
İstanbul müzeleri
Marmara bölgesi diğer gezilecek önemli yerler
Marmara bölgesi müzeler, antik şehir ve tarihi yer fotoğrafları
Türkiye müzeler, antik şehir ve tarihi kentler
19.yy’da İstanbul’da inşa edilen askeri yapıların koruma sorunları
Kışla Mimarisi
Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Mustafa Kemal Atatürk künye bilgileri