Diyarbakır, Türkiye’nin en büyük tarihi kenti, önemli mimari yapıları ve gezilecek yerler ile birlikte Güneydoğu Anadolu bölgesi’nde bulunan önemli şehirlerimizden biridir. Türkiye’nin en kalabalık on ikinci kenti olmakla birlikte kent merkezi yaklaşık 9000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Tüm bu özellikleri ile birlikte Güneydoğu Anadolu bölgesinin gezilecek tarihi yerlerin ilk sıralarında gelmektedir.
Diyarbakır’ın hem çevresi hem de içinde bulunan müze ve tarihi yapıları gerçekten görülmeye değer. Dört Ayaklı minaresinden, meşhur On Gözlü köprüsüne, Malabadi köprüsünden Ulu Cami’ye kadar, tüm tarihi yapıları ve gerekse kültür çeşitliliğini barındıran kiliseleri ile bu kent, kültür ve turizm alanlarında ülkemizde önemli bir konumda bulunmaktadır. Özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesindeki en büyük höyükler bu kentimizdedir.
Tarihi Diyarbakır hakkında ilk vereceğimiz bilgi, Diyarbakır Kalesi ve etrafında bulunan Hevsel Bahçeleri’nin, 2015 tarihinde UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne kabul edildiğidir. Yukarı Dicle Nehri Havzası’nın bir parçası olan ve Bereketli Hilal olarak adlandırılan bir yamaçta bulunan, müstahkem Diyarbakır şehri ve çevresindeki manzara, Helenistik dönemden başlayarak Roma, Sasani, Bizans, İslam ve Osmanlı dönemlerinden günümüze kadar önemli bir merkez olmuştur ve korunması gerektiğinden UNESCO Dünya Mirası listesine alınmıştır.
Diyarbakır fotoğrafları için tıklayınız
Diyarbakır Tarihi Kenti Gezilecek Yerler ve Mimari Yapılar
Diyarbakır’ın içinde ve etrafında birçok tarihi yapı ve alan, gezilecek yer ve doğal güzellik bulunmaktadır. Özellikle kendi dönemlerinin mimarisini yansıtan tarihi eserler bu kadim kente ayrı bir güzellik vermektedir.
Diyarbakır Surları
Şehir, Dicle nehri kıyısında bazalt bir yayla üzerine kurulmuştur. Yine bu bazalt taşlarından yapılan surlar şehri çepeçevre sarmaktadır. Diyarbakır tarihi kenti etrafında 5.5 km uzunluğunda 7-8 metre yüksekliğinde sur bulunmaktadır. Bunlara şehir duvarları da denilmektedir. 16 burçlu ve 5 kapılı olan siyah bazalt surlar, Çin seddinin ardından ikinci sırada gelmektedir. Dünyanın ikinci büyük surları olan bu surlar eski ile yeni Diyarbakır’ı ayırmaktadır.
Evliya çelebi, ünlü Seyahatname’sinin 4. cildinde bu şehirden oldukça geniş olarak bahseder. Şehri hem genel olarak hem de siyasi, idari olarak anlatmaktadır. Diyarbakır surlarının tarihi ise M.S. 4.yy’a kadar gittiği düşünülmektedir.
Diyarbakır Kalesi
Diyarbakır kalesinin kesin yapılış tarihi bilinmemekle birlikte Hevsel bahçelerinden eski olmadığı düşünülmektedir. Bazı kaynaklara göre yedi bin yıllık geçmişi olduğu belirlenmiştir. Diyarbakır kalesi bir iç kaleye sahiptir ve bu iç kalenin Hurriler zamanında kurulduğu bilinmektedir.
Malabadi Köprüsü
Artuklu beyliği tarafından 1147 yılında yapılan 150 metre uzunluğunda, 7 metre genişliğinde ve yüksekliği su seviyesinden kilit taşına kadar 19 metre olan Malabadi köprüsü, Diyarbakır tarihi kenti gezilecek yerler ve yapılar arasında önemli bir konumdadır. Silvan ilçesine 23 km mesafededir. Malabadi köprüsü, dünyadaki taş köprüler içinde kemeri en geniş köprüdür. Malabadi Diyarbakır tarihi eserler Envanteri listesine kayıtlıdır.
Anadolu’nun En Eski Camisi Ulu Cami
Anadolu’nun en eski camisi ulan Ulu Cami, 639 yılında Müslüman olan Araplar tarafından Martoma Kilisesi’nin camiye çevrilmesi ile oluşturulmuştur. 1091 yılında büyük bir onarım görmüştür. 1115 yılında deprem ve yangın sonucunda içerideki kemerli taşları, sütunları yıkılmıştır. Camide sibernetiğin babası olarak kabul edilen ünlü bilgin El Cezeri’nin yaptığı güneş saati bulunmaktadır.
Hasan Paşa Hanı
Ulu cami karşısında ve kent valilerinden Vezirzade Hasan Paşa tarafından 1572 ve 1575 yılları arasında inşa ettirilmiş olan Hasan Paşa Hanı, kente gelen veya şehirden geçen tüm gezginlerin ilgisini çekmektedir. Han ayrıca hemen hemen her dönemde farklı şekilde kullanılmıştır; fakat tarihte bir ticaret merkezi olarak ünlenmiştir. Handa şu anda ise telkâri işleriyle antika eşyalar ve ipekli kumaşlar satılmaktadır. Ayrıca Diyarbakır’a özgü kahvaltı çeşitlerini yine burada bulabilirsiniz.
Surp Giragos Kilisesi
Ortodoks Ermenilerinin gittiği Surp Giragos kilisesinin ne zaman yapıldığı belirlenememiştir. Tarihteki ilk kayıtlarına 1610-1615 tarihleri arasında Polonyalı Simeon’un Seyahatnamesinde rastlanmıştır. Ortadoğu’daki en büyük Ermeni kilisesidir.
Diyarbakır Tarihi Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi
Diyarbakır evlerinin tüm özelliklerini barındıran Cahit Sıtkı Tarancı evi müzesi de gezilecek yerler arasındadır. Diyarbakırlı olan Cahit Sıtkı Tarancı burada büyümüş ve Türk edebiyatına bu evde birçok şiir kazandırmıştır.
Dört Ayaklı Minare ve Şeyh Mutahhar Cami
Akkoyunlu Kasım Han tarafından yaptırılan Şeyh Mutahhar Cami’sinin dört ayaklı minaresi yekpare dört sütun üzerinde inşa edilmiş ilginç anıtlardandır. Balıkçılarbaşı semtindeki Kasım padişah diye de adlandırılır. Cami, Şeyh Mutahhar türbesinin bulunduğu arsa üzerinde inşa edildiği için bu adı almıştır. Minaresindeki kitabesinde camiinin 1500 tarihinde Akkoyunlu sultanı Kasım Bey’in zamanında yapıldığı yazar. 4 yalın sütun ve kare mimarisi ile önemli olan yapı, Anadolu camileri içinde tektir.
Diyarbakır Gazi Köşkü
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın kaldığı Gazi Köşkü ve Seman Köşkü Diyarbakır gezilecek yerleri arasında önemi mimari bir yapıdır. Dicle nehri kenarında Akkoyunlu mimarisinin tipik örneklerini barındırmaktadır.
Mar Petyun Keldani Kilisesi
Yapılış tarihi kesin olarak bilinmeyen ve Diyarbakır önemli gezilecek yerleri, yapıları arasında yer alan Mar Petyun Keldani Kilisesi, 17.yy’da yapıldığı düşünülmekle birlikte görülmesi gereken tarihi ve mimari yapılardan biridir. Bugün Katolik mezhebine mensup Keldaniler tarafından kullanılan kilise ‘Türkiye Kültür Mirasları’ arasında kayıtlıdır.
Dicle Köprüsü veya On Gözlü Köprü
1065-1067 yılları arasında yapılmıştır. Hevsel Bahçeleri devamında görülebilir ve Diyarbakır tarihi kenti güneyinde bulunmaktadır. Köprünün üzerindeki kitabeye göre Selçuklulara bağlı olan Mervanoğulları emirliği tarafından yapılmıştır. Köprünün bir tarafı, diğer tarafına göre geniştir. Bunun sebebi savunma amaçlıdır ve saldırı yapan tarafın hareketini kısıtlamak için bu şekilde yapılmıştır.
Diyarbakır Tarihi Kenti Hevsel Bahçeleri
Hevsel bahçeleri, Mezopotamya’nın en eski tahıl ambarı olarak tarihe geçmiştir. Sekiz bin yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. Diyarbakır kalesi ve surlarının etrafındadır. Tarihin birçok döneminde bozulmadan kaldığı için ziraat değerinin dışında kültürel ve tarihi olarak önemli bir yere sahiptir.
Birkeleyn Mağaraları
Diyarbakır gezilecek yerler arasında defineciler tarafından devamlı suretle kazılar yapılan Birkeleyn mağaraları sistemi, sekiz bin yıllık geçmişe sahip Tescilli Arkeolojik Sit Alanı statüsündedir. Diyarbakır Lice ilçesi sınırında bulunmaktadır. Büyük İskender’in doğu seferi sırasında yedi bin kişilik ordusuyla bu mağaralar sisteminde üç ay konakladığı bilinmektedir.
Hasuni Mağaraları
Birkeleyn mağaraları haricinde Silvan ilçesinde, Diyarbakır kentine 93 km mesafede Hasuni mağaraları da görülmesi gereken yerlerden biridir. Anadolu’nun en eski mağara yerleşimleri arasındadır. Birbiri içine geçmiş 300 odadan oluşan mağaranın içindeki odaların iki kilise dahil olmak üzere çeşitli günlük yaşantıda kullanıldığı düşünülmektedir. M.Ö. 13.yy’a kadar tarihçi olan mağaralar sistemine Hasuni Mağara Şehri de denilmektedir.
2019 yılında Hasuni mağaraları yakınındaki Bahçeköy’deki kaya mezarları içerisinde Süryanice iki kitabe ya da tablet bulunmuştur. Bölgenin tarihini anlamak için yapılan keşife çok önem verilmektedir.
Diyarbakır Tarihçesi
Diyarbakır şehri farklı dönemlerde farklı isimlerle anılmıştır. M.Ö.2000’de, Asur hükümdarı Adad-Nirari’ye ait bir kılıç kabzasında kentin adı “Amid” ya da “Amidi” olarak geçmektedir. Roma ve Bizans kaynaklarında ise şehrin adı “Amid, O’mid, Emit, Amide” olarak geçmektedir. 11.yy’da yöreye gelen Türkmenler şehirdeki yapılarda kullanılan siyah renkli taşlardan dolayı şehre “Kara Amid” demişlerdir. Arap egemenliği sırasında “diyār” ve “Bekr”isimleri ile Diyâr-i Bekr olarak kayıtlara geçmiş, daha sonraları ise “Diyarbekir” olmuş ve Osmanlı’nın son yıllarına kadar daha çok bir bölge adı olarak kullanılmıştır. Ancak merkez için kullanılan “Amid” ismi 1867 yılında vilayet oluşu sonrası yavaş yavaş bırakılmış, bütün bölgeyi nitelemesinin yanında merkezi şehir için de “Diyarbekir” adının kullanıldığı görülmektedir.
Kentin adının Diyarbakır’a çevrilmesi ise 1937 yılında başlayan çalışmalarla hız almıştır. 17 Kasım 1937 tarihinde Atatürk’ün trenle Diyarbekir’den Elazığ’a geçtiği gece yapılan bir dil tartışmasının ardından, Türk Dil Kurumu’na gönderilen bir telgraf aşağıdaki gibidir:
“Diyarbekir şehrinin isminin etimolojisine dair etüt var mıdır? Esasta bu şehrin ismi ‘Bakır memleketi’ manasına olan ‘Diyarbakır’olması gerektir ve artık bu isimle tanınacaktır. Dil Kurumu’nun bu hususta Tarih Kurumu ile işbirliği yaparak, historik ve lengüistik tetkikatta bulunması emrediliyor. Balıkesir saylavı İsmail Hakkı’nın da mesai birliğine davet edilmesi faydalı olacaktır. Tetkikatın titizlikle yapılmasını ve mümkün ise neticelerin takiben bildirilmesini saygılarımla dilerim”
Mezopotamya ile Anadolu medeniyetlerinin geçiş bölgesinde olan kentte Yontma Taş ve Mezolitik dönemlere ait yerleşimler olduğu arkeolojik kazılarla ortaya çıkartılmıştır. Ergani ilçesi yakınlarında Hilar mağaralarında bu çağdan kalma kalıntılar tespit edilmiştir. Yine Ergani ilçesi yakınlarındaki Çayönü Tepesi kazılarında, dünyanın en eski köyü bulunmuştur.
Diyarbakır Tarihi Kenti İçinde İlk Yaşam
Şehirde M.Ö. 25000 – 10000 yılları arasında ilkel kavimler yaşamış ve M.Ö. 1700 yıllarında yazılı tarihe geçiş yaşanmıştır. M.Ö. 3000 döneminde Hitit ve Hurri – Mittani egemenliği yaşanmıştır. M.Ö. 1260 yıllarından sonra ise sırasıyla Asurlular, Aramiler, Urartular, İskitler, Medler, Persler, Makedonyalılar, Selevkoslar, Partlar, Ermeniler, Romalılar, Sasaniler, Bizanslılar, Emeviler, Abbasiler, Şeyhoğulları, Hamdaniler, Mervaniler, Selçuklular, İnaloğulları, Nisanoğulları, Artuklular, Eyyübiler, Moğollar, Akkoyunlular, Safeviler ve Osmanlılar buraya egemen olmuşlardır. Asurlular zamanında şehir, bölge valilik merkezi olmuştur.
Asurlular’dan sonra yukarıda yazılmış olan çeşitli devletlerin egemenliği altında hayatına devam eden şehri ve bütün Güneydoğu Anadolu’yu, Osmanlı hükümdarı Yavuz Sultan Selim, 15 Eylül 1515‘te Bıyıklı Mehmet Paşa kumandasında Osmanlı egemenliğine katmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde özellikle I. Dünya Savaşı’nın yakın zamanlarında hastalık, yangın ve sefalet yüzünden büyük sıkıntı çeken şehir; Cumhuriyet devrinde büyük ve önemli imar, sosyal, kültürel ve ekonomik hareketler yaşamıştır. 1950’lerden sonra yeni şehir kurulmuş; yollar, hastaneler, okullar ve modern yapılarla gün geçtikçe büyümüş ve gelişmiştir. Yeni şehir kara, hava ve demir yollarıyla Türkiye’nin dört bir yanına bağlanmış önemli merkezlerden biri haline gelmiştir.
Türkiye’nin En Büyük Tarihi Kenti
Bundan dolayıdır ki, farklı devletlerin izlerini taşıyan kentteki tarihi eserlerde her dönemin izini bulmak mümkündür. Örneğin, Selçuklu Sultanı Melik Şah tarafından yaptırılan Ulu Cami, hem bizans hem de daha eski mimari malzemelerin kullanılmış olması açışından ilginçtir. Kente hakim olan kavimlerin soyları ve/veya dinleri ve/veya mezhepleri farklı olduğundan şehirdeki ve bölgedeki kültürel etkileşim de hala canlı ve rengarenktir. Bunlara örnek olarak birçok Asya kökenli, Mekadonyalılar ve Romalılar gibi Avrupa kökenli ve hatta Azak Denizi civarından Kafkaslar ve Azerbaycan yolu ile Anadolu, Suriye ve Filistin bölgesine kadar Türk kökenli İskitler, Emeviler ve Abbasiler gibi Arap idareleri gösterilebilir. Diyarbakır tarihi kenti, Anadolu ile Mezopotamya, Asya ile Avrupa arasındaki geçiş yollarının merkezinde olmasından dolayı da çeşitli uygarlıkları bünyesinde barındırmış ve zamanımıza kadar bu uygarlıkların değerlerini getirmiştir.
Diyarbakır Tarihi Kenti Kültür Çeşitliliği
Günümüzde yapılan çalışmalarda şehrin kültür anlamındaki zenginliğine aşağıdaki örnekler verilebilir:
Kente 40 km mesafedeki Üçtepe Köyü’nde yapılan kazı çalışmalarında, tabaka tabaka; Yeni Asur, Helenistik ve Roma İmparatorluk dönemine işaret eden Güneydoğu Anadolu bölgesinin en büyük höyüğü bulunmuştur. Lice sınırları içinde bulunan Birkleyn mağaralarında Asurlulara ait iki kitabe vardır, ayrıca Eğil Kalesi’ndeki ve etrafındaki kayalarda bulunan kitabeler Asurlardan kalan önemli eserlerdir.
Ergani ilçesindeki Ekinciler köyü yakınlarındaki Grikihaciyan Höyüğü’nde M.Ö. 5.000 yıllarına tekabül eden Kalkolitik Çağ olarak adlandırılan Halaf kültürünün sonlarına işaret eden çeşitli aletler ve sanat eserleri bulunmuştur. 300 odadan oluşan Hassun mağaralarında Mezolitik çağdan kalma kalıntılar, Ergani ilçesindeki Hilar mağaralarında ise Paleolitik çağdan kalma eserler bulunmuştur.
Ayrıca İlgili Linkler:
Diyarbakır fotoğrafları
Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi
Güneydoğu Anadolu güzergahı ve rotası hakkında bilgiler
Güneydoğu Anadolu gezilecek yer fotoğrafları
Güneydoğu Anadolu bölgesi tarihi ve antik şehirler ve müzeler
Türkiye müzeler, antik şehir ve tarihi kentler
Diyarbakır hava durumu