Dara antik kenti ve harabeleri (Dara Kale Kenti) ya da halk arasındaki adıyla Mezopotamya Dara harabeleri tarihi, mimari yapıları ve tarihte büyük bir Roma ve Bizans sınır kenti olması ile Mardin kentinde, Güneydoğu Anadolu bölgesinde görülmesi gereken gezilecek yerler arasında önemli bir yere sahiptir. Mezopotamya kuzey girişinde Mardin’de olan antik kent, büyük su sarnıçlarıyla da görenlerin dikkatini çekmektedir. Bu anlamda ayrıca Mardin’de gezilecek yerlerin başında gelmektedir.
Dara antik kenti nerededir diye soracak olursanız, tarihi Mardin kentine 30 km kadar mesafede olmakla birlikte, düz bir asfalt yoldan 30 dakika gibi bir sürede gidilmekte ve Suriye sınırına yakın bir yerde bulunmaktadır. Diğer yanda yine Mardin’e bağlı Nusaybin ilçesinden gitmek isterseniz aynı km ve aynı dakika mesafesindedir.
Ancak Dara antik kentine gidecek olanların Mardin yolunu kullanmalarını önerilmektedir. Dara antik kenti, Mardin’in güneydoğusunda 30 km. uzaklıkta yer alan Oğuz köyünde bulunmakta ve antik kent, Mezopotamya ovası ile Tur-Abdin Dağlarının birleştiği yerde kireçtaşı ana kaya üzerinde kurulmuştur. Ayrıca Dara Mezopotamya harabelerini yapan taş ustaları, Mor Gabriel Manastırı‘nı yapan taş ustalarıdır.
Dara Antik Kenti fotoğrafları için tıklayınız
Dara Antik Kenti Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücreti 2024
Mardin Dara antik kenti veya Mezopotamya Dara harabelerine giriş ücretsizdir. Dara antik kenti 1 Nisan – 1 Ekim arasına gelen Yaz döneminde 08:30 ile 18:00 arası, 1 Ekim – 1 Nisan arası olan Kış döneminde ise 08:00 ile 17:00 saatleri arasında açıktır.
Ayrıca her pazartesi günü Dara antik kenti, tatil günü olduğundan ziyaret edilmemektedir. Dara antik kenti girişinde ufak bir yerel kafeterya bulunmaktadır, sıcak günlerde kenti gezmeden önce bir şeyler içmenizi tavsiye ederiz. Ayrıca Dara antik kenti gezisi tahminen iki saate yakın bir sürede bitecektir.
Dara Antik Kenti ve Harabeleri Tarihçesi
Mezopotamya’nın Efes’i kabul edilen Dara antik kenti (Dara Harabeleri ya da Dara Kale Kenti), Roma imparatoru Anastasius (491-518) tarafından milattan sonra 504-507 yılları arasında inşa edilmiştir.
Antik kentin bulunduğu bölgede İran hükümdarı Darayuvaşi, Romalılar tarafından bilinen ismiyle Darius tarafından ‘dinlence alanı’ olarak yaptırılmış bir yerleşim yeri olduğu rivayeti vardır, fakat bunu kanıtlayan kesin bilgi bulunmamaktadır. Alanda daha eski yerleşimlerin izlerinin bulunması, muhtemel bir yerleşim üzerine şekillendiği ihtimalini kuvvetlendirmektedir.
Milattan Sonra 7.yüzyıla kadar şehir, çeşitli dönemlerde İranlılarla Romalılar arasında el değiştirmiştir. Kent 7.yy. sonlarına doğru Emeviler’in eline geçmiştir. Sonrasında Abbasiler, Selçuklular ve Artukoğulları’nın yönetimi altında devam etmiştir. 15 – 16. yy.’larda Osmanlı sınırlarına katılarak günümüze kadar gelmiştir. Antik kentte, Mardin Müzesince ve Prof. Dr. Metin Ahunbay (1935 – 2014) danışmanlığında 1986 yılından beri bilimsel kazı ve araştırmalar yapılmaktadır.
Dara antik kentinde, Geç Roma ile Bizans, Selçuklu ve Osmanlı yapılarını bir arada görmek mümkündür. Bu yapılar arasında, şehrin surları, kapısı, agora ve sütunlu caddesini, tarihi köprüsünü, sarnıçları görülebilir. Bunların yanı sıra mozaikli yapı, Perslerle yapılan savaşta kullanılan surun dışındaki hendek, nekropol alanı ve mezarlık alanındaki kümbet bulunmaktadır.
Bizans İmparatorluğu Dönemi
Doğu Roma imparatorluğu (Bizans İmparatorluğu) Mardin bölgesini ve çevresini inşa ettirdiği ordugâh şehir ve kalelerle, Sasaniler’e karşı askeri bir tampon ve stratejik olarak tutulmuş bir hudut bölgesi haline getirmeyi amaçlamıştır. Bu çerçevede inşa edilen kale şehirlerden biri de Dara’dır. Nusaybin’i İran’a kaptıran ve uzun mücadelelere rağmen bir türlü geri alamayan Roma, sonunda buraya yakın alternatif yeni bir ordugah şehir kurmaya karar vermiştir.
Bu maksatla İmparator Anastasius (491-518) bir yer kurulması için emir verir. 504 yılında Nusaybin’in 20 km kuzey batısındaki küçük bir köy olan Dara’nın inşasına başlanmıştır. Suriye’den özel olarak getirtilen işçilerin de katkısıyla üç yıllık bir çalışmanın yapılır. 507 yılında yeni şehrin inşası tamamlanır. Bu devasa kale kente imparatora atfen Anastasiupolis adı verilmiştir.
İmparator Justinianus (527 – 565) zamanında umumi inşa faaliyetlerine paralel olarak tekrar tahkim ettirildiği anlaşılan Dara’ya bu sırada özellikle suyla ilgili sarnıçlar da yaptırılmıştır. Justinianus dönemi, Yukarı Dicle havzası için İran saldırılarına karşı yoğun bir imar faaliyetine girişildiği devri ifade etmektedir. Zira bu dönemde bir taraftan kerpiç ve tuğladan yapılmış mevcut surlar daha sağlam malzemeyle yenilenirken diğer taraftan da stratejik noktalara küçük garnizon kaleler inşa edilmiştir. Procopius’a göre Justinian I (M.S. 527 – M.S. 565) daha önce Anastasius tarafından yapılan daha basit, zayıf ve zamanla tahrip olmuş duvarları tamir ettirip yeni eklemeler yapmıştır. Özellikle su sağlamaktaki sistemi ve problemleri çözmüştür. Bu sebepten dolayı şehir o dönemde Justiniana Nova ismini almıştır.
Dara Savaşı
Dara kale kenti, 530 yılında Doğu Roma İmparatorluğu ile Sasani İmparatorluğu arasında komutan Belisarius önderliğinde gerçekleşen Dara savaşına da sahne olmuştur. Flavius Belisarius, İmparator Justinianos döneminin en büyük komutanı olarak kabul edilmektedir. Flavius’un bilinen ilk komutanlık başarısı Dara savaşında kazandığı zaferdir. 530 yılında yaklaşık 40.000 kişilik bir Sasani ordusu, Dara kalesi yönünde sınırı geçmiştir. Bizans Doğu Kuvvetleri komutanı Belisarius, Dara kalesinin savunmasında keskin dönüşlü bir tahkimat düzeneği oluşturmuştur. Önce, kale önünde, kaledeki okçuların menzilinin gerisinde olmak üzere bir siper kazdırmıştır. Her iki kanadı oluşturan ileri hattaki siperler, vadinin iki yanına kadar uzatılmıştır. Siperlerin üzerlerine, süvarinin geçebilmesine uygun biçimde belirli aralıklarla geniş geçişler inşa edilmiştir. Bu tahkimat, kanatların daha dışarıda olması dolayısıyla, kalenin merkezi saldırı almayacak bir konuma getirmiştir. Bu şekilde Dara savaşı kazanılmıştır.
Dara Antik Kenti Mimarisi ve Yapıları
Mardin Dara antik kentinin etrafı 4 km’lik surlarla çevrilidir. Surların biri kuzeyde diğeri güneyde olmak üzere iki adet kapısı vardır. Bugün bu surlar kısmen görülebilmektedir. Surların içinde cami, saray, çarşı, kilise, ev, köprü ve su sarnıçları bulunmaktadır. Kentin kuzey tarafında 50 metre kadar yüksek bir tepenin üzerinde iç kale mevcuttur. Bugün tepenin üzerinde köylülerin yaşadığı evler vardır. Dara antik kentinin yapımında kullanılan parçalar bu evlerin inşasında kullanıldığı için kent hakkında eski dönemlere ait bilgilere ulaşmak zorlaşmıştır.
Dara antik kenti şehir surları, nekropol (mahsara), kaya mezarları, silah ve erzak depoları görülebilmektedir. Ayrıca kayaya oyulmuş kısımda mahzenler, kiliseler, yerleşim alanları, deforme durumda olsa da kısmen ayakta kalmıştır. Ayrıca taş köprü, su sarnıçları, su kanalları, yeraltı yerleşimleri bugün de tüm ihtişamıyla ayakta durmaktadır. Dara antik kentindeki su kanallarına, sarnıçlarına bakıldığında Mezopotamya’nın ilk barajının burada olduğu söylenebilir. Mağaraların doğusunda kaya mezarları yer almaktadır.
Dara Antik Kenti ve Harabeleri Kazıları
Prof. Dr. Metin Ahunbay ve ekibi tarafından 1986 yılında Mardin Müzesi ile ortaklaşa ilk kazı çalışmaları başlatılmış ve kazı çalışmaları sırasında şemsiye motifli mozaikler ve hayvan figürleri bulunmuştur. Bulunan bu mozaikler, Zeugma mozaikleri ile benzerlik taşımaktadır. 2010 yılındaki nekropol kazı ve temizleme çalışmaları Mardin Müzesi tarafından şu şekilde raporlanmaktadır: “Kentin taş ocakları olan bu alanda mezarlık kullanımı vardı, bunun büyük bir kısmı da alüvyon dolgu ile geçen 1500 yıllık süre içinde dolmuş. Bu Roma geleneği ile yapılmış mezarlıkları açığa çıkarmayı ve bunların o dönemin aydınlatması açısından kazıları bu alanda yoğunlaştırdık. Genelde mezar hediyeleri çıktı. Mezarların üzerindeki yazılar bize tarihçe ile ilgili bilgi verdi. Süryanice, Yunanca ve Latince yazılarımız var. Dara ile ilgili yaptığımız yayın taramasında ve antik kaynak araştırmalarında da şunu keşfettik. Burada kutsal cumartesi günlerinde, Pazar ayinleri ve yeniden diriliş törenleri yapılıyor.
İslamiyet’teki Zekeriya peygamber gibi, Hristiyanlık inancında yine yeniden diriliş ile ilgili, kemiklerin toplanıp tekrar ruhun bedene kavuşması ile ilgili ayinler düzenleniyordu. O alanda kutsal kemik biriktirme alanında bu kemiklerin toparlanıp tekrar kutsanacağını ve tekrar dirileceği ile ilgili burada o tür bir alan oluşturmuşlar. Kutsal nekropol alanında toplu olarak başka alanda da gömülmüş olan insanların kemiklerini oraya taşıdıkları için tam iskelet sayısı bilinmemekle birlikte 400’ün üzerinde insana ait olma olasılığı olan kemiklere rastladık. Burada üç tip mezar tipi bulunmaktadır. Kayaya oyulmuş lahitli mezarlar, tonoz ve sanduka mezarlar. Genelde din adamları, ruhani liderleri bu sanduka mezarlarda yatıyor. Bölgede Hristiyanlık yanı sıra bulunan Yahudilik, İran kökenli Zerdüştlük ve Mecusilik ortak bir dini etkileşimi, sonucunda da kültür mirası oluşumunu sağlamış.”
Dara Antik Kenti ve Harabeleri Restorasyonları
Yakın bir zamanda Dara antik kentinde yapılan kazı çalışmaları sonucunda bulunan ve yukarıda bahsetmiş olduğumuz 400’ün üzerindeki insana ait kemiklerin bulunduğu mezar galerisi 2017 Mayıs ayı içinde restorasyonu yapılarak ziyarete açılmıştır. Dicle Kalkınma Ajansı’nın 85.000 TL ödeneği ile mezar galerisinin restorasyonu yapılmıştır. Böylece ziyaretçilerin galeride etkileşim içinde olması sağlanmıştır.
Güneydoğu Anadolu’ya Giderken
Bugün Dara harabelerine gittiğinizde, göreceğiniz muazzam yükseklikteki sarnıcıyla, taş köprüsü ve ayakta kalan yapıları, kayaya oyulan yerleşim alanları, nekropolü ve içinde bulunan coğrafya ile sizleri hayrete düşürecektir. Dara harabelerine eğer bölgeyi iyi bilmiyorsanız kesinlikle bir tur organizasyonu ile ilkbahar mevsiminde veya sonbahar mevsiminde gitmenizi tavsiye ederiz. Aksi takdirde zaten kurak olan bölgede sıcaklıklar sizi bunaltabilir. Ayrıca bir rehberin sizlere bu antik kentin tarihini anlatması iyi olacaktır. Tur dışında giderseniz Oğuz köyünün gençleri ve çocukları yıllar boyu edindikleri bilgilerle rehberlik yapıyorlar. Sadece bunun karşılığında para talep edebileceklerini öngörmeniz gerekli. Size tavsiyemiz, Anadolu’da özellikle Güneydoğu’da bu tür alanlara giderken yanınıza çocuklara ya da gençlere verebileceğiniz kalem, kitap, boya gibi küçük hediyeler almanız. Önemli bir antik kentin izleri üzerinde yaşadıklarının bilincinde size bilgiler veren çocuklar, sizi sarnıçların, taş evlerin ve kaya mezarların arasında heyecanla dolaştırıyorlar.
Ayrıca İlgili Linkler;
Dara antik kenti fotoğrafları
Güneydoğu Bölgesi antik kentleri ve tarihi yerleri
Güneydoğu Bölgesi gezilecek yer fotoğrafları
Türkiye Güneydoğu Anadolu Bölgesi Güzergahı veya Rotası
Türkiye müzeler, antik şehir ve tarihi kentler
Mor Gabriel Manastırı taş ustaları
Dara antik kenti veya harabeleri hakkında genel bilgiler