Tlos antik kenti, gerek çoğrafi gerekse fiziki olarak çok farklı bir konumdadır. Fiziki olarak Ege bölgesine dahil olan antik kent, coğrafi olarak da Akdeniz bölgesinde bulunmaktadır. Durum böyle olunca Tlos antik kentini hem Ege bölgesi gezilecek yerler hem de Akdeniz bölgesi görülmesi gereken yerler arasında göstermek gerekmektedir. Tlos ile ilgili bilgilere geçmeden önce Tlos antik kentinin 6 Şubat 2009 tarihinde UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alındığını da belirtelim.
Diyelim ki Akdeniz bölgesinden, Ege bölgesine sahilden giriş yaptınız. Hatta diyelim ki sahilden gitmekten sıkıldınız ve dağlara vuralım biraz dediniz, anayoldan saptınız. İşte sizi hangi tabelalar karşılıyor biliyor musunuz? Tlos antik kenti tabelaları. Öncelikle google map kullanarak gideceğinizi düşünerek ufak ama önemli bir bilgi verelim. Map aramaya Tlos ören yeri veya Seydikemer Yakaköy diye yazmanız gerekmektedir. Aksi durumda kendinizi Datça’daki Yakaköy’de bulabilirsiniz. Bu da 276 km demek. Bu bilgiyi unutmamanız gerekmekte.
Dediğimiz gibi bu antik kent fiziki olarak Ege bölgesinde olsa da coğrafi konum olarak Akdeniz bölgesindedir. Fethiye’nin 35 km kadar doğusunda kalan Tlos antik kenti’ne Antalya – Fethiye karayolunu kullanırken Çamurköy veya Düğer sapaklarını kullanarak da gidebilirsiniz. Tlos, ayrıca Saklıkent Milli Parkı’nın kuzeyinde kalmaktadır.
Tlos antik kenti fotoğrafları için tıklayınız
Tlos Antik Kenti Giriş Ücreti ve Ziyaret Bilgileri Saatleri 2024
Tlos antik kenti girişinde Müzekart geçmektedir. Fakat Müzekart yoksa Fethiye Tlos antik kenti giriş ücreti 2024 yılı için 60 TL’dir.
Tlos antik kenti ziyaret saatleri ise 08:30-20:00 arası olarak düzenlenmiştir. Gişeler ise kapanış saatinden yarım saat öncesinde kapanmaktadır.
Likya Bölgesi
Likya’nın en önemli yerleşimlerinden biri olan Tlos antik kenti, bölgenin en yüksek dağları olan Akdağlar’ın (Kragos) sarp batı yamaçlarında başlayan antik yerleşimdir. Güneydeki Saklıkent Kanyonu ile kuzey yönde bulunan Kemer Beldesi antik kentin sınırlarını çizmektedir. Savunmaya elverişli dağlık yapısı ile Eşen ovasına hakim konumdadır.
Kentin antik komşuları; kuzeyde Araxa, kuzeydoğuda Oinoanda, kuzeybatıda Kadyanda, güneyde Xanthos antik kenti, güneybatıda Pınara ve batıda Telmessos şehirleridir. Böylece Tlos yerleşiminin başka hiçbir Likya kentinde olmadığı kadar geniş bir coğrafyaya yayıldığı anlaşılır ki, bundan dolayı Hitit kaynaklarında Tlos için “şehir” yerine “ülke” ifadesi kullanılmıştır.
Tlos Antik Kenti Tarihçesi
Tlos antik kenti yerleşimi Neolitik çağa kadar gitmektedir. Yapılan kazılar bunu göstermektedir.
Eski Yunan mitoslarına göre her antik kentin bir kuruluş efsanesi ve bir de kurucu kahramanı vardır. Tlos’un kuruluş efsanesi de Hellen mitoslarına dayandırılmıştır. Tlos kent adının Tremilus ile Praksidike’nin dört oğlundan biri olan ‘Tloos’tan geldiğine inanılmıştır. Tlos adı Likçe bir ifade olan ‘Tlawa’ kelimesinden türetilmiştir. Tlawa ismi ise, M.Ö. 15.yy’dan itibaren Hitit metinlerinde pek çok kez karşılaştığımız Lukka toprakları içerisindeki ‘Dalawa’ yerleşimi ile özdeştir. Dalawa isminin geçtiği Hitit kaynakları arasında Konya – Yalburt’da bulunan ve üzerinde büyük Hitit kralı IV. Tuthaliya’nın (MÖ 1250 – 1220) Lukka seferinin anlatıldığı açık hava tapınağı ortostatları büyük önem taşımaktadır.
Likya Birliği ve Hititler
Söz konusu ortostatlardan 14. ve 15. bloklar üzerinde: “Dalawa Ülkesi’ne indim. Dalawa Ülkesi’nin kadınları ve çocukları önümde eğildiler” ifadesi okunmaktadır. Yalburt hiyeroglif yazıtlarından tüm Likya bölgesinin Büyük Hitit Krallığı dönemindeki varlığı ve Hititlerle olan yakın ilişkisi açıkça görülebilmektedir. Hititlerle ilgili tüm bilgiler için Hitit Medeniyeti ve Hattuşa sayfasına bakabilirsiniz.
Yazılı belgelerde vurgulanan Tlos’daki Hitit Dönemi yerleşimi bugün antik kentte ele geçen arkeolojik buluntularla da desteklenmektedir. Özellikle Geç Bronz çağa tarihlenen buluntular arasında taş balta ve el aletleri ile farklı formlar gösteren bronz baltalar, hançer ve ok ucları örnek gösterilebilir. Ancak bu bölgede yaşayan ilk insanların geçmişi hem Tlos antik kenti kazılarında ele geçen arkeolojik kalıntılar hem de Tlos civarında yeralan Arsa ve Girmeler mağarası / höyük buluntuları ışığında Hititler zamanından çok daha öncesine geri gitmektedir.
Tlos ve yakın çevresinde Neolitik Dönem ile başlayıp Demir Çağı’na kadar kesintisiz devam eden yerleşim izleri tespit edilmesine rağmen, Demir Çağı başlangıcından M.Ö. 540 yıllarındaki Pers istilasına kadar geçen süreye ait pek fazla arkeolojik buluntu ele geçmemiştir. Sadece M.Ö. 2000 yılı sonlarına tarihlenen ve gri seramik olarak da adlandırılan küçük çömlek parçaları ile az sayıda Geometrik dönem seramikleri ancak günümüze ulaşabilmiştir. Söz konusu döneme ait buluntular uzun yıllardır kazıları devam eden diğer Likya kentlerinden bilinmektedir. Tlos kazıları oldukça yenidir ve dolayısıyla zaman içerisinde bahsi geçen döneme ait yeni arkeolojik veriler beklenmektedir.
Likyalı ve Likya Birliği
M.Ö. 452 – 445 yılları arasındaki Attik Delos Birliği listelerinde ‘Likyalı’ kavramı kullanılmıştır. Pers veya Yunan egemenliğine karşı Likya şehirlerinin ortak savunma yapma planları yine bu birliktelik düşüncesinin somut göstergeleri olarak kabul edilebilir. M.Ö. 2.yy ilk yarısındaki Likya Birliği kuruluşu öncesi basılan beylik dönemi sikkelerinin üzerinde kullanılan ortak semboller de yine birlikteliğe işaret etmektedir. Likyalıların erken dönemlerde kendi aralarında oluşturdukları birlik yapısı, M.Ö. 168/67 yıllarında kurumsallaştırılıp resmileştirilmiş ve böylece, özünde Likya kentlerinin ve vatandaşlarının demokratik bir anayasa çerçevesinde oylama esaslı, seçimle yönetilmelerine dayanan Likya Birliği kurulmuştur.
Her ne kadar Likya kentleri arasında sürekli ortak bir birliktelik gözlemlense de, M.Ö. 540 yıllarında Harpagos önderliğinde Pers ordularının Likya’yı istila etmesiyle bağımsızlık yitirilir ve Beylikler Dönemi sonuna kadar tüm Likya Bölgesi, Pers egemenliği altında kalır. M.Ö. 360 yıllarında Perikle’nin Perslere karşı başlattığı bağımsızlık savaşının başarısızlıkla sonuçlanması ardından Likya kısa bir süreliğine Karya bölgesine bağlanır. M.Ö. 334/33’te Büyük İskender Likya’ya egemen olmuştur. İskender’in ölümünün ardından egemenlik sırasıyla Antigonoslar, Ptolemaioslar, Seleukoslar ve Rodos arasında sürekli el değiştirmiştir. Likya’nın bu karmaşık dönemi, M.Ö. 168/67 yıllarında Roma Senatosu tarafından Likya’nın bağımsızlığının tanınması ve Likya Birliği’nin resmileştirilmesiyle son bulur.
Tlos Antik Kenti ve Dönemleri
Tlos Antik Kenti, Xanthos, Patara, Pinara, Olympos ve Myra gibi antik kentler birliğinin (Likya Uygarlığı) üç oy hakkına sahip en büyük altı şehrinden biri kabul edilmiştir. M.S. 43 yılında Roma İmparatoru Claudius, Likya Bölgesi’ni Roma eyaletine dönüştürür. Bu dönemde de Tlos antik kenti, birlik içindeki önemini korumuş ve Metropolis ünvanını taşımaya devam etmiştir. Bu önemden kaynaklanmış olsa gerek ki, Patara’da dikilen Yol Klavuz Anıtı’nda vurgulandığı gibi, Likya yol ağı, yedi farklı yönden Tlos kentine bağlanmış ve güneyde Xanthos’tan, güneybatıda Pinara’dan, batıda Telmessos’tan, kuzeybatıda Kadyanda’dan, kuzeyde Araxa’dan, kuzeydoğuda Oinoanda’dan ve doğuda Choma’dan gelen ticari yollar Tlos’da kesişmiştir.
Bu güzergahların pek çoğunun günümüzde kullanıldığı da bilinmektedir. Hristiyanlık döneminde Tlos, Likya’nın önemli piskoposluk merkezlerindendir. Bu dinsel önemin M.S. 12.yy’a kadar devam ettiği arkeolojik verilerle belgelenmiştir. Tlos antik kenti, Likya sınırları içerisindeki önemini Osmanlı döneminde de hissettirir. Bölgeye en son 19.yy’da gelen ve Kanlı Ali Ağa olarak ünlenen Osmanlı derebeyi, Tlos akropolünün zirvesine antik dönem kalıntılarını da kullanarak şatosunu inşa etmiştir. Bugünkü modern Yakaköy, antik Tlos yerleşiminin üzerine kurulmuştur.
Tlos Antik Kenti Kazıları
Tlos antik kenti, 1838 yılında İngiliz arkeolog Charles Fellows tarafından keşfedilmiştir. Likya bölgesinde yaptığı kazılarda çıkan birçok buluntuyu British Museum’a götürmüştür veya götürülmesine öncülük etmiştir. Örneğin Charles Fellows, dünyanın bildiği Nereidler anıtını Xanthos antik kentinden British Museum’a bu yıllarda götürmüştür.
Bu yıllardan sonra kazı yapılmayan Tlos’ta ilk kapsamlı kazılar 2005 yılında başlamış ve günümüze kadar düzenli bir şekilde devam etmiş ve etmektedir. Günümüzde kazılara, Akdeniz Üniversitesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü sponsorluğunda Prof. Dr. Taner Korkut başkanlık etmektedir.
Tlos’daki kazılar, sadece antik kentin merkezi ile sınırlı kalmayıp çevredeki mağaralarda da yapılmaktadır. Özellikle Girmeler maparasında yapılan kazılar neticesinde geçmişe dair bir çok şey öğrenilmiştir.
Girmeler Mağarası ve Tlos Kazıları
Bu kazılarda ortaya çıkartılan buluntular çok farklı dönemlere ve farklı konulara ışık tutmaktadır. Bunlardan bazılarını sayacak olursak; Girmeler mağarasında yapılan kazılar, neolitik çağlarda yaşayan insanların gastronomi kültürünü ortaya çıkartmaktadır. Hellenistik çağda konuklara farklı tabaklarda yemek servis edildiği bilgisine de ulaşılan kazılarda ayrıca Roma dönemine ait aşçıların, yemekleri basınçlı buharlı pişiriciler kullanarak yemek yaptığı da saptanmıştır.
Kutsal kaya mezarları ve çevresinde yapılan kazılarda, dış duvarlarda Yontmataş çağına (Paleolitik) ait kaya resimleri olan mağara bulunmuştur. Civarda üç adet mağara bulunmaktadır. Ayrıca Kalkolitik ve Tunç çağlarına işaret eden seramik parçalar da bulunmuştur.
Yapılan kazılarda ayrıca Türkiye’nin başka hiçbir yerinde olmayan Kronos Tapınağı da ortaya çıkartılmıştır. Kronos, mitolojide çok önemli bir yere sahiptir. Tanrı Zeus’un babası olan bir Titan’dır.
Tlos Antik Kenti Mimarisi ve Yapıları
Tlos antik kentinde yerleşim ve yaşam çok eskilere gitmektedir. Bundan dolayı çeşitli kültürlerin etkisiyle Tlos’un mimarisi özel bir yerdedir. Kent akropolü, etrafa hakim bir konumdadır. Akropolün bulunduğu tepenin etrafında yer yer surlar bulunmaktadır.
Akropole çıkarken yamaçta kayalara oyulmuş kaya tapınak mezarları mevcuttur. Bunların en görkemlisi kanatlı at Pegasus’un, üç başlı canavar olan Chmera ile savaşırken resmedildiği anıt mezardır.
Akropol yamacında stadyum, hamam, tiyatro ve kilise yer almaktadır. Altı kemerli kapısı da ayakta olan kent agorasının güneyinde Roma dönemine ait surlar mevcuttur. Günümüze kadar gelebilen en sağlam yapı olan tiyatro, agora alanının diğer yanındadır.
Bununla birlikte Kronos tapınağı, Büyük Hamam, Frigidarium, Meclis binası da önemli diğer yapılar arasındadır. Ayrıca Tlos’ta kazılar hala devam etmektedir.
Ayrıca İlgili Linkler:
Ege bölgesi gezilecek yerler, antik kentler
Ege bölgesi antik kent ve tarihi yerleşim fotoğrafları
Türkiye müzeler, antik şehir ve tarihi kentler
Charles Fellows Tlos’u nasıl keşfetti?