Topkapı Sarayı tarihçesi veya Topkapı Sarayı Müzesi tarihi bilgileri yoğun olduğu kadar, yüzyıllarca aynı hanedan tarafından yönetilmiş olsa da karışık gelmektedir, çünkü saray Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırıldıktan sonra her bir padişah, Topkapı Sarayı’na yapılar ve bahçeler eklemiş, genişletmiş ve önemini artırmıştır. İstanbul’un fethinden sonra bu yapı kompleksi adım adım sırasıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselme dönemi, duraklama dönemi, gerileme dönemi ve dağılma dönemine tanıklık etmiştir. Bu anlamda 500 yıldan fazla bir zamandır Osmanlı hanedanlığına ve imparatorluk sürecine şahitlik etmiştir, bu yoğun tarih içinde hala birçok sır barınmaktadır.
İstanbul tarihi yarımadası, üzerinde ilk kurulduğu Byzantion antik kentinden önce dahi, bölge için önemli bir konuma sahip olmuştur. İmparatorlukların kurulduğu ve battığı bir yer olan İstanbul’un detaylı tarihi ve önemli olayları için aşağıdaki sayfaları ayrıca ziyaret edebilirsiniz:
1. Tarihöncesi İstanbul
2. Byzantion antik kenti
3. Byzantium antik kenti
4. Konstantinopolis
5. Konstantiniyye
Topkapı Sarayı Müzesi günümüzde, yıl içinde birçok yerli ve yabancı turistin belki de birden fazla kez uğradığı Osmanlı dönemi saray yapıları bütünüdür. Birçok ülkede Topkapı Sarayı gibi ülkeyi yöneten hanedanlığın ve/ya da hükümdarlığın sarayı bulunmakla birlikte (Torino Kraliyet Müzeleri gibi) Osmanlı, Türk ve İslam eserleri başta olmak üzere başka hiçbir sarayda veya müzede bu kadar geniş bir tarih skalasında bir araya getirilmiş ve imparatorluk içindeki farklı coğrafyalardan izler taşıyan çeşitli eser bulunmamaktadır. Bu anlamda İstanbul tarihi yerleri içinde yer alan Topkapı Sarayı dünyanın sayılı müzelerinden biridir.
Topkapı Sarayı Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücretleri 2025
Topkapı Sarayı 2019 yılında Kültür Bakanlığı’ndan alınıp Milli Saraylar İdaresi Başkanlığına bağlanmıştır. Yapılan protokole göre Müzekart da Topkapı Sarayı girişinde geçmektedir. Ancak Müzekart ne yazık ki Topkapı Sarayı Harem Bölümü ve Aya İrini girişinde geçmemektedir. 18 yaş altı ziyaretçilere biletler ücretsiz, 18-25 yaş arası öğrencilere indirimlidir. Peki, ziyaret saatlerine geçmeden önce Topkapı Sarayı giriş ücretleri 2025 yılında ne kadar sorusuna cevap verelim.
Topkapı Sarayı’nı gezmek için dört çeşit bilet bulunmaktadır:
- Topkapı Sarayı Kombine Bilet (Topkapı Sarayı + Aya İrini + Harem) 270 TL (İndirimli 95 TL). Yabancı ziyaretçi bileti 1700TL
- Aya İrini giriş ücreti 120 TL (indirimli 60 TL). Yabancı ziyaretçi ise 600 TL.
- Harem 150 TL (İndirimli bilet ücreti ise 70 TL). Yabancı ziyaretçi 600 TL (burada not düşmekte fayda var, T.C. vatandaşları, öğretmenler, öğrenciler, kimliği ve Müzekart ile gittiğinde farklı oranlarda indirim yapmaktalar, bu yüzden uzaktan fiyatları görüp vazgeçmeyin, kesinlikle gişeye sorun!)
- Topkapı Sarayı Gece Turu fiyatları ise yerli ziyaretçiler için 1000 TL, yabancı ziyaretçiler için 5000 TL’dir.
Birçok sitede değişik fiyat bilgileri olmasına rağmen Milli Saraylar resmi web sitesinde dahi fiyatlar eski fiyatlardır. Bundan dolayı en mantıklısı Müzekart ile Topkapı sarayı içini, köşkleri ve koleksiyonlarını gezmektir. Ancak dediğimiz gibi Harem ve Aya İrini’de Müzekart geçmediği için çeşitli indirimler de bu bölümlerin gişelerinde mevcuttur. Topkapı ziyaret saatleri ise Salı günleri hariç haftanın diğer tüm günleri 09:00 – 18:00 arasıdır. Ayrıca dini bayramların ilk günleri de kapalıdır. Ayrıca telefon ile bilgi almak istiyorsanız 0212 512 0480 numaralı telefonu da arayarak ücretler hakkında bilgi alabilirsiniz.
Topkapı Sarayı Tarihi Bilgileri
1453 yılında İstanbul, Fatih Sultan Mehmed komutasında Osmanlılar tarafından fethedilir edilmez başkent olmuş ve Osmanlı başkenti unvanını almıştır. İstanbul fethi sonrası II. Mehmed, eski ismi Forum Tauri olan Beyazıt meydanına bir saray yapılmasını istemiş ve bu saray bazı tarihçilere göre 1455 ya da 1458 yılında tamamlanmıştır. Eski Saray da denilen ve Saray-ı Atik adını alan bu yapı uzun süre kullanılmamış, yeni saray yapıldıktan sonra kısa bir sürede yaşlanmış cariyelerin, padişahların gözdelerinin ve eşlerinin barınağı haline gelmiş ve gözden düşmüştür. Süleymaniye ve etrafındaki bölgeyi içine alan bu sarayın 17. Yüzyıldaki durumu Evliya Çelebi’nin kısa tarifinden bilinmektedir.
Sultan II. Mehmed bu sarayın yerini beğenmediğinden dolayı padişahların devamlı içinde ikamet edecekleri, devlet idaresi ve törenlerinin sahne alacağı esas bir saray yaptırmak üzere bir başka yer seçmiştir: Sarayburnu.
Neden Yeni Bir Saray?
Birçok tarihçiye göre ise yeni bir sarayın yapılmasının başlıca nedeni padişahın halkın içinde oturmasının sakıncalı olduğudur. Sarayburnu ise antik Byzantion kentinin dini ve törensel merkezinin bulunduğu kent akropolisidir. Akropolisin üzerine Bizans döneminde tapınak ve kiliseler, amfitiyatro, 12.yy’da hastane ve düşkünler evi yapılmıştır. Sarayburnu’nun Marmara tarafında ise birkaç manastır ile Bizans dönemi büyük sarayın bazı yapı kompleksleri bulunmaktadır. II. Mehmed, yeni sarayın (Yeni Saray, Saray-ı Cedid) emrini verir, inşaat hemen akabinde 1467-1469 yılları arasında başlar. Önce Sarayburnu tarafında köşkler ve bahçeler yapılmaya başlanır ve mevcut deniz ve kara sırlarına Sûr-ı Sultânî (Kal‘a-i Sultânî) de denilen yeni sur duvarları eklenir. Sonraki 400 yıldan fazla bir süre içinde de bu komplekse yapılar eklenir, köşkler, mutfaklar, bahçeler yapılır, yangınlarda bazı kısımları hasar görür ve farklı amaçlarla bazı mekanlar zamanla dönüşür. Ancak Topkapı Sarayı ismi bu yapılar topluluğuna çok daha yeni bir tarihte verilecektir. Peki, Topkapı Sarayı ismi nerden gelmektedir?
Pek çok kimsenin Topkapı semtinde bulunan Top Kapı (Porta Romanos) ile karıştırdığı Topkapı ismi aslında sarayın en eski yapılarından birini tarif etmektedir. Saray-ı Cedid’in Sarayburnu’nda Marmara’ya bakan kapısı Toplu Kapı olarak adlandırılmıştır, bu kapının önünde toplar sıralanmıştır, daha sonra bu kapının yakınına günümüzde Sepetçiler Kasrı olarak bilinen yapı inşa edilecektir. Top Kapısı ismi ile de anılan bu kapının yapılmasının amacı şehre gelip giden donanmayı selamlamaktır. Top Kapısı ya da Toplu Kapı, konumu, törensel işlev ve öneminden dolayı tüm bu yapılar bütününe ismini vermiştir.
Topkapı Sarayı Yapımı, Saray-ı Cedid Bilgileri
Sultan II. Mehmed 1467-1469 yılları arasında Saray-ı Cedid’in yapım emrini verdikten sonra yeni kurduğu sarayın etrafına 1478 yılında Sûr-ı Sultânî (Kal‘a-i Sultânî) olarak adlandırılan sur duvarının yapım emrini vermiştir. Topkapı Sarayı’nın kurgusu ve ana binaları II. Mehmed zamanında tasarlanmış olup yapılsa da saray son halini I. Süleyman dönemi ve sonrasında almıştır. Sarayın içindeki yapıların üzerlerindeki kitabelerden yapım tarihleri genel olarak belirlenmekle birlikte bazılarında da bir kitabe dahi bulunmamaktadır.
Topkapı Sarayı’nın bitirildiği 1478 yılında, 6 Mart tarihinde İstanbul’da, İstanbul Kadısı Muhiddin ve İstanbul Zaimi Mahmud tarafından yapılan nüfus sayımına göre İstanbul’da 8951 Müslüman evi, 3151 Nasranî evi, 1647 Yahudi evi, 267 Kefeli evi, 372 Ermeni evi, 384 Karaman Ermeni evi, 31 Çingene evi bulunmaktadır. Bunu da ek bilgi olarak verelim.
Topkapı Sarayı Haremi Yapımı
Harem bölümü Topkapı Sarayı içindeki en karmaşık bölüm ve mimariye sahip olması ile bilinmektedir. Topkapı Sarayı Harem bölümünün yapımı hakkında birçok değişik görüş bulunmaktadır Evliya Çelebi’ye göre yeni saray sadece devlet işleri için yaptırılmıştır. Evliya Çelebi’nin aktardıklarına göre II. Mehmed döneminde sarayda bir harem bulunmaz, haremi I. Süleyman (Kanuni Sultan Süleyman) yaptırmıştır. Topkapı Sarayı arşivlerinde çalışma yapan Gülru Necipoğlu’na göre ise I. Süleyman döneminin baş mimarı Alaeddin gözetiminde yapılan yenileme çalışmalarında mevcut olan harem yenilenmiştir. Yani Harem’in yerinde Harem işlevinde bir yapı olması olasıdır. II. Mehmed döneminde Beyazıt bölgesinde olan eski saray içindeki haremin yoğunlukla kullanıldığı, zamanla yeni saray içerisine küçük bir harem yapısının eklendiği, günümüzde bildiğimiz Harem Bölümü’nün Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırıldığı görüşü ağır basmaktadır.
Sultan III. Murad döneminde ise (saltanat 1574-1595) hem Topkapı Sarayı içinde hem de Harem Bölümü’nde 1574 yılında çıkan bir yangın sonrası daha öncesinde görülmemiş şekilde imar faaliyetleri yapılmıştır. Özellikle divan da bu yangın sonrasında yenilenmiştir. Bu dönemde Topkapı Sarayı haremi eskisinin üç katı oranında büyüklüğe ulaşmıştır. Hatta III. Murad, Şehinşahname’de görüldüğü üzere harem içinde o zamana kadar yapılmamış büyüklükte kubbeli bir de oda yaptırmıştır. Ayrıca sarayın içinde çeşitli yenilemeler ve eklemeler de yapılmıştır.
Topkapı Sarayı Surları Yapımı
Günümüzde Topkapı Sarayı surları olarak geçen surların ismi Sur-i Sultanî’dir. Bazı tarihçilere göre bu surların altında zaten Byzantion dönemi surların temelleri bulunmaktadır. Üç metre kalınlığında olan bu surlar görünürde Haliç ve Marmara kıyılarında var olan Bizans surlarına bağlanmıştır. Kara tarafında ise burçlarla güçlendirilmiştir. Kara surları kısmına ‘Sur-u Sultani’, ‘Kal‘a-i Sultânî’ veya ‘Sur-u Hakani’ denilmektedir. Bu surların en önemli kapısı ise Ayasofya tarafındaki birinci avluya açılan Bab-ı Hümayun kapısıdır. Kapının üstünde giriş tarafında Sur-i Sultani’nin yapılış tarihi olan bir kitabe ile hat sanatının en güzel örneklerinden bir ayet işlenmiştir. İç tarafında ise 1867 tarihi ile Sultan Abdülaziz’in tuğrası bulunmaktadır. Fatih’in yaptırdığı kara surları, Ahırkapı civarından başlamakta, Ayasofya önüne çıkmakta, Soğukçeşme Sokağı’na inerek kıvrılmakta, Demirkapı denilen yerde de tekrar Bizans surlarına bağlanmaktadır.
Topkapı Sarayı surları yapılmadan önce 1472 yılında, Osmanlı başkenti olan Konstantinopolis’te Saray-ı Cedid avlusuna İstanbul’daki ilk Türk mimarisi örneklerinden Çinili Köşk yapılmıştır. (Burada hemen belirtmek gerekir ki, günümüzdeki İstanbul Arkeoloji Müzesi ve müzenin avlusundakiler ile hemen yanındaki Osmanlı Darphanesi yapıldığı yıllarda Topkapı Sarayı avlusu içindedir.) Çinili Köşk’e eski kaynaklarda Sırçalı Köşk de denilmektedir.
Küçük Kıyamet Depremi
1509 yılında dönemin tarihçileri tarafından ‘küçük kıyamet’ olarak adlandırılan büyük İstanbul depreminde Topkapı Sarayı’nın Marmara Denizi’ne bakan surları ve Topkapı Sarayı içinde yer alan yapılan bir kısmı önemli ölçüde yıkılmıştır. Ayrıca II. Bayezid’in yatak odasının duvarları da çatlamıştır. Bundan dolayı sultan, Topkapı Sarayı bahçesinde depremler geçene kadar çadırda kalmıştır. Bu deprem 45 gün kadar sürmüştür.
1524 yılında Mehmed Bin Gıyas isimli bir usta tarafından Ortakapı veya Babüsselam Kapısı’nın dış demir kapı kanatları yapılmıştır. Ortakapı yakınlarında birinci avluda sağ tarafta yapıldığı tarih tam olarak bilinmeyen Cellat Çeşmesi bulunmaktadır. Çeşmenin önünde bir de İbret Taşı denilen ve infaz edilenlerin kafasının ibret olsun diye sergilendiği bir taş bulunmaktadır. Çeşmenin arkasında ise hidrolik mimarisinin ilk örneklerinden biri bulunmaktadır: Dolap Ocağı. Dolap Ocağı, dışarıdan suyolları ile saraya getirilen suyun basınçla dağılmasını sağlayan kuyu biçiminde bir tesistir. Çapı 5 metre, derinliği 22 metredir. Ancak su 8 metre derinliği geçmemektedir. Kuyunun içine 91 basamaklı bir merdiven ile inilmektedir.
Arz Odası Yapımı
Arz odası Topkapı Sarayı kompleksinin en önemli törensel mekânlarının başında gelmektedir, 15.yy’da saray yapılırken Türk Klasik Mimarisi üslubunda çatısı geniş saçaklı, revaklı bir köşk olarak yapılmıştır. Dışı çini kaplama olan binanın içinde bronz kaplamalı bir ocak bulunmaktadır. 1856 yılındaki yangında süslemelerin hepsi yok olmuştur. III. Mehmed döneminde içine bir süslü sedir yapılmıştır. Sedirin kıymetli taşlarla süslenmiş olan örtüsü ve yastıkları daha sonraları Hazine Dairesi’nde sergilenecektir. Üçüncü avlu içinde bulunan Ağalar Camii de aynı tarihlerde, Topkapı Sarayı yapılırken yapılmıştır. Ancak duvarlarındaki çiniler 1608-1609 yıllarına aittir. Yine 15.yy’da günümüzde Hekimbaşı Kulesi denilen yapı da yapılmıştır. Ancak yapıldığı dönemde Başlâlâ kulesi olarak adlandırılmaktadır.
1574 yılında Topkapı Sarayı’nda gerçekleşen bir yangın sonrasında harabe haline gelen saray mutfakları, Mimar Sinan tarafından tekrar yapılmıştır. Mutfak bölümleri sıra sıra bacaları ve kubbeleri ile dikkat çekmektedir.
1591 yılında Sadrazam Koca Sinan Paşa tarafından Hassa Baş Mimarı Davud Ağa’ya Ahırkapı yakınında saray surlarına bitişik kemerler üzerine III. Murad için köşk yaptırılmıştır. Bu yapı bütünü 1865 yılında demiryolu yapımı için ortadan kalkmış olsa da temelleri ve kemerleri günümüze kadar ulaşabilmiştir.
İran Seferi
1635 yılında İran Seferi sırasında alınan Erivan kentinin anısına Revan köşkü yapılmıştır. Burası devamlı suretle serin olduğundan padişahların ölümlerinde ve cenazelerinde cesetlerin muhafazası için kullanılmıştır. Revan köşkünün yanında olan Sünnet Odası da Topkapı Sarayı’nın ilk yapımına dönemlenen yapılardan biri olup 1640 ve 1641 yılları arasında Sultan İbrahim tarafından yeniden düzenlenmiş ve onarılmıştır. Duvarlarında İznik çinilerinin güzel örneklerinden bulunan oda şehzadelerin sünnetlerinde kullanılmıştır. Aynı yıl Sultan İbrahim tarafından Ramazan aylarında iftar ve bayramlarda padişahın tebrikleri kabul töreni için İftariye Kameriyesi de yaptırılmıştır.
1639 yılında Bağdat’ın ikinci defa fethinin anısı için IV. Murad tarafından Bağdat Köşkü bitirilmiştir. Yapıldığı yıllarda Bağdat köşkünün alt kısımlarında başka yapılar olduğu düşünülse de bu yapılar hakkında günümüze kadar herhangi bir bilgi gelmemiştir.
Vaka-i Vakvakiye İsyanı
1656 yılında Mart ayında IV. Mehmed döneminde Topkapı Sarayı ilginç bilgiler sayfasında anlatıldığı üzere Ayak Divanı kurulmuştur. Sipahiler, daha 15 yaşında olan padişahtan ellerine geçen paranın ayarının düşük olduğunu veya para alamadıklarını, seferlerin halka ve askerlere ağır yük bindirdiğini söyleyerek sarayda bulunan sorumluların kendilerine verilmesini istemiştir. Alay Köşkü önündeki meydanda kurulan Ayak Divanı sonunda sipahilerin istemiş olduğu sorumlular önce boğdurularak öldürülmüş sonrasında ise sipahilerin önüne atılmıştır. Cesetler Sultanahmet Meydanı’na kadar sürüklenmiş ve çınar ağacına asılmıştır. Bir masala göre bu ağacın meyveleri saçlarından asılmış insanlara benzediğinden ve devamlı ‘vak vak’ diye seç çıkarttıklarından bu ağaca ‘Şecere-i Vakvak’, olaya da Vaka-i Vakvakiye’ denilmektedir.
Topkapı Sarayı Büyük Harem Yangını
1662 ve 1665 yıllarında da Topkapı Sarayı Harem Bölümü’nde büyük bir yangın çıkmıştır. Bu yangın sonrasında da hem harem hem de sarayın hasar almış bölümleri onarılmış ve yenilenmiştir. Önceleri onarıma ahşap ile başlanmış olsa da sonrasında tuğla ve ahşap birlikte kullanılmıştır.
1648-1687 yılları arasında hükümdarlık yapan IV. Mehmed haremin ahşap yerine taş-tuğla ve demir kullanılarak yeniden yapılmasını emretmiştir. Bu onarımın ve yenilemenin maliyetleri ve çalışanlara ödenen ücretleri gösteren defter günümüzde Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi’nde bulunmaktadır. Harem inşaatı 1669 yılına kadar sürmüştür. 1653 yılında Harem içine IV. Mehmed’in annesi Turhan Sultan, Valide Sultan Hamamı’nı yaptırmıştır. 1660 yılında araba kapısından cümle kapısına kadar olan kısım bir yangında yanmıştır. 1667-1668 yılları arasında kubbeli Valide Sultan yemek odası yapılmıştır. Valide Sultan Hamamı yanına Hünkâr Hamamı da yapılmıştır. Ancak burası 18.yy’da değiştirilmiş ve süslemeleri büyük ölçüde kaybolmuştur.
1690 yılında da meydana gelen deprem sonrasında Topkapı Sarayı surlarının bir kısmı tekrar yıkılmıştır. Surlarla birlikte Fatih Camii kubbeleri çatlamış ve birçok ev de harabe haline gelmiştir.
1718 yılında III. Ahmed döneminde saray içinde Seferli Ocağı hizmetine verilen bir Seferli Koğuşu yapılmıştır. Seferliler padişahın özel hizmetini gören ve savaşta padişahla birlikte sefere çıkan kişilerdir. Bu kişiler bayramlarda ve savaşlarda sefer mehterhânesi olarak görev yapmıştır. Aynı yıl III. Ahmed Kütüphanesi veya Enderun Kütüphanesi, Havuzlu Köşk olarak anılan yapı yıkılarak yerine yapılmıştır.
1719 yılında 24 Mayıs günü üç dakika boyunca süren bir deprem Topkapı Sarayı surlarının önemli bir kısmını ve binaların bazı bölümlerini yıkmış, Yalı Köşkü yakınlarındaki kayıkhaneleri yerle bir etmiştir. İstanbul içinde de yıkıntılar büyük ve geniş bir alana yayılmıştır.
Topkapı Sarayı Avlusu İçinde Darphane
İlk Türk darphanelerinin kesin kuruluş tarihi bilinemese de Osmanlı’da altın basımı 1467 yılında Çemberlitaş ve Beşiktaş’taki ufak imalathanelerde yapılmaktadır. 1596 yılında ise darphane çok daha sistemli bir şekle geçerek 1000 kişinin çalıştığı bir yer haline gelmiştir.
İkinci kuruluş 1723 yılında Topkapı Sarayı birinci avlusunda Sultan III. Ahmed dönemine denk gelmektedir. Bu tarihten itibaren de 245 yıl aynı yerde hizmetine devam etmiştir. 1967 yılında ise Balmumcu’ya taşınmıştır.
1730 yılında Patrona Halil İsyanı, III. Ahmed’i tahtından etmiş ve Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın ölümüne sebep olmuştur. Böylece Lale Devri İstanbul’u daha önce olmadığı kadar kana bulanmıştır. Aynı yıl iki ay kadar sonra ayaklanma bastırılmış ve Patrona Halil ile adamları Revan köşkünde öldürülmüşlerdir.
1730 ile 1754 yılları arasında I. Sultan Mahmud döneminde Top Kapısı’nın bulunduğu bölgeye, temeli 15.yy’dan kalma bir yapının üzerine büyük bir sahil sarayı (Yazlık Saray) yapılmıştır. Bu saray da günümüze kadar gelememiştir. Bunun sebebi 19.yy’da çıkan bir yangındır. Dönemin gazetelerinden Ceride-i Havadis bu olayı yazmıştır.
1755 yılında III. Osman, Harem bölümünde kendine ait yatak odası yaptırmıştır. Ayrıca bu yıllara kadar İstanbul’un fethinden itibaren at arabasına binme yetkisi sadece şeyhülislam ile sadrazamlara aittir.
1766 yılının 23 Mayıs günü Kurban Bayramı esnasında sabah erken saatlerde iki dakikalık bir deprem olmuş ve İstanbul ile birlikte Topkapı Sarayı da büyük hasar almıştır. Dönemin padişahı Sultan III. Mustafa sarayda kalınamayacağından şehri terk etmiştir. Aynı yıl 25 Temmuz günü öğle saatlerinde başlayan bir başka deprem de bir önceki depremin yaraları sarılmadan İstanbul’u gafil avlamıştır. Bu deprem sonrasında Topkapı Sarayı onarımı için Şehremini Ahmed Efendi görevlendirilmiştir.
1774 yılında Saadet Kapısı veya Babüssaade Kapısı’nda onarım yapılmış ve günümüzdeki haline getirilmiştir. Topkapı Sarayı yapıldığından itibaren Babüssaade Kapısının kubbeli saçağı altında taht kurulmuş ve tahta çıkış törenleri burada yapılmıştır. Yine bu kapı altında sefere veya savaşa çıkılmadan önce Sancak-ı Şerif, Serdar’a teslim edilmiştir. Ancak kapının üzerindeki orijinal süslemeler, 1856 yılında kapının yanmasından dolayı ne yazık ki günümüze kadar gelememiştir.
Topkapı Sarayı’na Bir Köşk Daha Yapılıyor
1819-1820 yıllarında Sultan II. Mahmud tarafından Topkapı kara surları tarafında (Gülhane Parkı girişinin hemen yanında) Alay Köşkü, eski yapı yıkılarak üzerine yapılmıştır. Alay Köşkü’nün yapım amacı padişahların hem geçit törenlerini, hem de köşk pencerelerinden idamların infazlarının izlemesidir.
1857 yılında Topkapı Sarayı içinde bir Seferli Kâhyalığı Dairesi ile Enderun Musiki Meşkhanesi’nin bulunduğu yerde yangın çıkmıştır. Yangın sonrası bu iki bölüm yıkılarak yenilenmiş ve yerlerine Enderun Mektebi ile Eczane yapılmıştır. 1858 yılında Esvap Odası’nın yakınına Abdülmecid tarafından Sofa Camii yaptırılmıştır. Aslında Sofa Camii’nin yerinde Silahtar Köşkü denilen bir yapı bulunmaktadır. Ancak 1807 yılında III. Selim’in tahttan indirilme entrikası hazırlıkları burada yapıldığı için 1809 yılında yapılan camii yıkılarak 1858 yılında yenilenmiş ve Sofa Camii ismini almıştır.
1863 yılında (bazı kaynaklara göre 1862) Topkapı Sarayı’nın Marmara denizine bakan yamacının altındaki Yazlık Saray, bir yangın sonucu yanmıştır. 1867 yılında Topkapı Sarayı girişi olan Bab-ı Hümayun Kapısı üzerindeki pencereli köşk yıktırılmıştır. 1909 yılında Başlâlâ kulesi onarılmış ve saray hekiminin eşyaları buraya konularak Hekimbaşı kulesi ismini almıştır.
3 Nisan 1924 tarihinde bu büyük yapılar bütünü resmen müze haline getirilerek Topkapı Sarayı Müzesi ismini almıştır. Aynı yıl 9 Ekim 1924 tarihinde Topkapı Sarayı müze olarak açılmıştır. 1925 yılında Enderunlulara ve Has Odalılara ait olan Ağalar Camii restore edilerek harabe halinden kurtarılmıştır. Restorasyon sonrası sarayın çeşitli yerlerindeki kütüphaneler burada toplanmıştır.
1927 yılında ve 1946 yılında restore edilen, önceleri II. Selim’in Mimar Sinan’a yaptırdığı hamam olan ve sonraları Enderun Yemekhanesi olarak kullanılan daireler Hazine Dairesi’ne ait eşyaların sergilendiği bir kısım olarak hizmet vermeye başlamıştır.
1945 yılında ikinci avluda soldaki bazı binaların odaları kaldırılarak yapıların içlerinde büyük salonlar meydana getirilmiştir. Bu salonlarda ise saray arabaları sergilenmek üzere toplanmıştır.
Günümüzde 2000’li yıllardan beri çeşitli bölümleri restore edilmekte olan Topkapı Sarayı Müzesi içindeki çalışmalar halen devam etmektedir.
Ayrıca İlgili Kaynaklar:
Topkapı Sarayı eserleri ve koleksiyonu
Topkapı Sarayı İlginç Bilgileri
Topkapı Sarayı Köşkleri
Topkapı Sarayı Fotoğrafları
Harem Dairesi Hakkında Bilgiler
Aya İrini hakkında bilgileri
İstanbul tarihi yerleri
Ayasofya hakkında tüm bilgiler
Marmara Bölgesi antik kentleri
Marmara Bölgesi fotoğrafları
Semavi Eyice – Topkapı Sarayı
Hayat Tarih Mecmuası Ekim 1970
Hayat Tarih Mecmuası Ocak 1971
Hayat Tarih Mecmuası Ocak 1972
Topkapı Sarayı Harem’i: 1665 Yangını Sonrası Yenileme Projesi