Harput kalesi Elazığ şehrinin kuzeydoğusunda bulunan tarihi Harput mahallesindeki (veya Harput antik kenti) Urartu kalesidir. Yanlış bilinenin aksine Harput ilçe değil mahalledir ve Elazığ şehrinin antik yerleşimlerindendir. Bu nedenle Harput antik kenti olarak anılmaktadır. 2018 yılında ise UNESCO Kültür Mirası Geçici Listesi’ne girmiştir. Harput günümüzde Elazığ kentinin en bilinen turistik bölgelerinden biridir. Kente hâkim bir tepenin üzerinde olan Harput kalesi kentin kuzeydoğu ve doğu taraflarına egemendir. Harput kalesi hem Elazığ şehri, hem de Doğu Anadolu bölgesinin antik yerleşim ve tarihi yerlerinden biridir.
Elazığ merkezden kaleye 15 dakika gibi bir sürede araba ile gidilebildiği gibi kent merkezinden sürekli olarak toplu taşıma araçları da kalkmaktadır, bu anlamda ulaşım kolay ve düzenlidir. Harput tepesi, Elazığ’ın turizm merkezi olmasından dolayı burada çoğu restore edilmiş tarihi evleri ve bu mekanlarda birçok yöresel yemeği, kahve çeşitlerini ve el işlerini görebilmeniz mümkündür. Harput kalesine girmeden önce Harput’tan Elazığ manzarasını izlemeli, bölgedeki bir kafeteryada oturup Elazığ Çedene kahvesi (bilinen ismiyle Menengiç kahvesi) içmelisiniz.
Harput kalesine gitmek için özel aracınızla yola çıktığınızda ve Harput’a geldiğinizde gündüz otopark sıkıntısı yaşamazsınız, çünkü bölgedeki otoparklar yeterli olmakla birlikte ücretli değildir. Kalenin giriş kapısında da Harput içerisinde de otoparklar mevcuttur. Ancak eğer güzel havalarda akşam saatlerinde veya geç saatlerde gideceksiniz trafik yoğun olmakla birlikte Harput içinde otopark bulmanız çok zor. Çünkü ne de olsa Harput, bu bölgenin turizm cenneti. Bu nedenle güzel havada Harput’a arabayla gelecekseniz otopark konusunu aklınızda bulundurmanızda fayda var.
Harput kalesi fotoğrafları için lütfen tıklayınız
Harput Kalesi Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücreti 2024
Elazığ Harput kalesi, haftanın tüm günleri mesai saatleri arasında açıktır. Akşamüzeri saat 17:00’e kadar açık olan kale hafta sonları da aynı saatlere kadar hizmet vermektedir. Harput kalesi giriş ücreti ise bulunmamaktadır ve herkese açıktır. Harput kalesi seyir terasları da ücretsiz gezilebilir.
Ancak bu noktada önemli bir bilgi vermek gerekirse kalenin içinde kazı çalışmaları birçok yerde devam ettiğinden kaleyi gezmek istediğinizde özellikle kurallara uymanız gerekmektedir. Kaleye aşırı sıcak günlerde girmek isterseniz yanınıza kesinlikle güneşten koruyucu giysiler, şapka ve su almanızı ayrıca önermekteyiz. Doğu Anadolu bölgesi bildiğiniz üzere yaz mevsiminde çok sıcak olmaktadır. Elazığ hakkında genel bilgiler vermeden önce yazı konusu hakkında daha detaylı bilgiler vermek gerekmektedir.
Elazığ Harput Tarihçesi ve Harput Kalesi Tarihi
Harput Elazığ içinde olmakla birlikte, Elazığ tarihinden çok daha eskidir. Bundan dolayı Elazığ ne zaman kuruldu derseniz, şehir 1834 yılında Osmanlı valisi Reşid Mehmet Paşa tarafından kurulmuştur. Harput’un tarihi ise MÖ 2000 yıllarına kadar gider Hurriler’in Mitanni Devleti tarafından kurulmuştur.
Günümüzden 4000 yıl önce Hurriler tarafından kurulan yerleşime, daha sonra Hititler egemen olmuştur. Kurulduktan 1000 yıl kadar sonra MÖ 9.yy’dan itibaren Urartular bölgeye egemen olmuş ve bir kale kurarak, kale kent olarak bölgede uzun süre egemenliklerini sürdürmüşlerdir. MÖ. 7.yy’da Medler ve İskitlerin istilası altında olan bölge, daha sonra MÖ 358-338 yılları arasında İran hükümdarlığına bağlı beylik tarafından kontrol ve idare edilmiştir. Aynı zamanda Makedonyalılar ile İranlılar arasında da Harput’ta bir mücadele bulunmaktadır.
MS 1.-3.yy’lar arasında Romalılar ve Anadolu Pontus Devleti arasında el değiştiren bölge 3.yy’dan sonra Roma İmparatorluğu’na geçmiştir. Roma İmparatorluğu’nun parçalanmasından sonra Bizans İmparatorluğu içinde kalan bölge, Sasaniler ile Bizans arasında sınır oluşturur ve iki devlet arasında yine zaman zaman el değiştirir. Bölge 7.yy’da ise tamamen Bizans topraklarına katılır. Arap istilası sırasında Arap tarafına geçen kent 11.yy’da yine Bizans topraklarına katılacaktır. Bu zamanlardaki adı da Harpote olarak anılmaktadır. Kalenin adı ise ‘Ziata Castellum’dur.
1071 Malazgirt Savaşı sonrasında Anadolu’ya gelen Türklerin Harput’u topraklarına katılışı ise 1085 yılında olmuştur, bölgede ise Anadolu Selçuklu Devleti hüküm sürmektedir. Günümüze kadar bölge toplamda 17 farklı devlet ve beylik tarafından yönetilmiştir.
Hitit yazılarında Harput’tan İşuva adıyla söz edilmektedir. Asurlar’a ait metinlerde Karpata olarak tanımlanan yerin burası olma ihtimali bulunmaktadır. Urartular döneminde Harput’a Karberd ya da Supani adı verilmiştir. Kar taş, berd ise kale anlamına gelmektedir.
Harput Kalesi Tarihçesi
Yukarıda anlatıldığı gibi Harput kalesi Urartu devrinde yapılmıştır ve MÖ 9.yy’dan itibaren ayaktadır. Kalenin konumu ve içindeki sarnıç ve diğer işlevleri barındıran yapılar, kaleyi çok önemli bir stratejik odak haline getirmiştir. Bugün bile hala kayadan oyulmuş merdivenler, sarnıçlar görülmektedir.
1085 yılında Çubuk Bey’in Harput’u fethetmesi sonucunda Çubukoğulları bölge ve kaleye önem vermiştir. Bu tarihe kadar genelde sadece kale içinde olan yerleşimler kale dışında da görülmeye başlanmıştır.
Bölgede 1113 yılında Çubukoğulları hâkimiyetine Artuklular son vermiştir, hükümdar Artukoğlu Balak Gazi’dir. 1234 yılında da Selçuklular Artuklu egemenliğini bitirmiştir. 1243 yılında Kösedağ Savaşı sonrasında bölgeye Moğollar egemen olmuş ve 1244 yılındaki akınlardan dolayı Harput ve Harput kalesi ağır tahrip edilmiştir. 1516 yılına kadar Harput’un Osmanlılar tarafından fethedilmesine kadar İlhanlılar, Dulkadiroğulları, Karakoyunlu ve Akkoyunlu Devletleri bölgeye idari olarak hükmetmişlerdir. Daha detaylı bilgiler aşağıda kaynakça bölümünde mevcuttur.
Harput Kalesi Özellikleri ve Mimarisi
Harput’un üzerinde bulunan Harput kalesi üç tarafı derin uçurumlarla birbirinden ayrılmış olan üç büyük kaya kütlesinin ortasındaki alana kurulmuştur. Kalenin üç cephesi yüksek kayalarla çevrilidir ve toprak zemin olan bir cephesine duvar yapılmıştır. Yamuk planlı olan kale 50-60 bin metrekarelik bir alana kurulmuştur. Ön cephe 80 metre, güney cephesi 150-200 metre ve yan cepheleri ise 400 metre kadardır. Yükseklik ise kuzeyde 100 metre, yanlarda ve arkada ise 200-300 metre arasında değişmektedir. Kalenin en içteki burcu silindirik olmasına rağmen, diğer burçlar köşelidir.
Doğu Anadolu bölgesi tarihçesi içinde kale tipleri genelde kalekent olarak anılmıştır ve mimari yapıları buna göre şekillenmiştir. Kalekentler dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunmak için ve bölgedeki nüfusu içine alacak şekilde tasarlanmıştır. Bu tip kaleler Mezopotamya uygarlıkları genelinde ve bu bölgede de Hititler ve Urartular zamanında sıkça uygulanmıştır.
Yüzyıllar boyunca bölgeye Türkler gelene kadar Harput’tan bir kent olarak değil, bir kale olarak söz edilmiştir. Civardaki Şimşat kenti çeşitli yıllardaki akınlardan dolayı harap olduğundan dolayı da Türkler sonrasında kale olarak daha çok kullanılmaya başlanmış ve yerleşimler artık kale çevresine yayılmıştır. Evliya Çelebi Seyahatname isimli eserinde Harput’un çevresinde onarım görmesi gereken bir dış kaleden bahsetmekte ancak bu kalenin veya kale surlarının varlığı henüz keşfedilememiştir.
Harput Hakkında Çeşitli Bilgiler
Harput’un içinde çeşitli dönemlere ait sikkeler bulunmuştur ve kalenin içinde bir darphanenin izleri kazılar sonucu ortaya çıkmıştır. Bu sikkelerin bir kısmı bakır bir kısmı ise gümüş sikkelerdir. Bu sikkelerin dönemleri Artuklu, Anadolu Selçuklu, İlhanlı, Akkoyunlu, Geç Roma ve Erken Bizans dönemleridir. Özellikle Artuklu sikkelerinin üzerlerinde melek ve insan büst figürleri kullanılmıştır.
Harput Ulu Cami Eğri Minare
Harput’un içinde Selçuklu dönemine ait Ulu Cami bulunmaktadır. Büyük Selçukluların Anadolu’daki ilk eserlerinden biridir. 13.yy eseri olan Ulu cami Selçuklu sultanı olan Alaaddin Keykubat’ın babası olan I. Gıyasettin Keyhüsrev tarafından 1221 ile 1236 yılları arasında yaptırılmıştır.
Eğri minare ise günümüzde tartışmalara sebep olmaktadır. Bir kısım araştırmacılar minarenin eğri olarak yapıldığını düşünmelerine rağmen bir kısım araştırmacılar ise bunun tam tersi görüşü savunmaktadır. Hatta yapılan ölçümlere göre eğri minarenin eğikliği İtalya’daki Pisa Kulesi’nden daha fazladır. Eğri minareli Ulu cami kalenin üzerine çıkıldığı takdirde uzaktan görülmektedir.
Harput Kalesi Efsanesi
Harput’taki kaleye ayrıca Süt Kalesi de denilmektedir. Efsaneye göre kale yapılmaya başlanır. Kalenin yapılması için su gerekmektedir. Fakat o yıllarda su kıtlığı baş gösterir. Oysa yine aynı yıllarda hayvanlardan elde edilen süt miktarı çok fazladır. Zamanın sultanı bunun üzerine su yerine süt kullanılmasını emreder. Böylece harca su yerine süt katılır ve kale tamamlanır.
Bir diğer efsane ise pek gerçeği yansıtmasa da ilginçtir. Bu efsaneye göre kalenin çok olan dehlizlerin birinde çok güzel bir kız yaşamaktadır ve bu kız dehlizlerin içindeki altın bir sarayda devamlı uyumaktadır. Ancak yılda sadece bir kere uyanıp ‘Süt Kalesi yıkıldı mı, katırlar kuzuladı mı, dere hamamının yerinde yeller esiyor mu” diye sorar ve tekrar uykuya dalarmış. Eğer tüm bunlar gerçekleşirse Harput Kalesi’nin yıkıldığı gün kıyamet kopacaktır. Günümüzde bile bazı kişilerin bu kızı duyduğu söylenmektedir.
Harput Kalesi Kazıları ve Çalışmaları
2005-2009 yılları arasında Elazığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Müdürlüğü’nün başkanlığında, Prof. Dr. Veli Sevin’in bilimsel danışmanlığında Harput’ta ilk dönem kazı çalışmaları yapılmıştır. 2014 yılından beri ise Elazığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi ve Prof. Dr. İsmail Aytaç başkanlığında kazılar yeniden başlatılmıştır. Kazılar sürmektedir.
2019 yılına kadar yapılan kazı ve araştırmalarda 4 bin 800 civarında seramik, çanak, çömlek, mutfak eşyası, metal ok uçları, kemik objeler, cam bilezikler, düğmeler ve bakır sikkeler bulunmuştur.
Elazığ Hakkında Bilgiler
Elazığ hakkında verdiğimiz ilk bilgi olan Harput kalesi haricinde ikinci bilgi, Elazığ üzüm bağları olacaktır. Birçoğumuz birçok şarapta kullanılan Öküzgözü üzümünü duymuşuzdur. Öküzgözü üzümü, Elazığ ili tarafından tescil edilmiş bir üzüm çeşididir. Ve Elazığ’da Öküzgözü üzümü çeşidi Urartular zamanından beri yetişmektedir. Günümüzde ise Öküzgözü üzümünden yapılan şarabı Elazığ’dan almak için esnafa sormanız gerekecektir. Çünkü şehir içinde ve turistik merkezde şarap alınabilecek bir mağaza bulunmamaktadır.
Elazığ Yemekleri
Elazığ’da ne yenir diye soracak olursanız tabi ki ilk sırada Harput kebabı gelecektir. Yüz elli yemek çeşidi olan Elazığ’da et yemekleri aslında başta gelmektedir. Hemen ikinci sırada ise ‘Kıymalı Gömbe’ vardır. Bununla birlikte değişik bir içli köftesi vardır kentin. Zaten bu üçünden birini kesinlikle Harput’ta yemenizi tavsiye ederiz. Ayrıca Çedene de denilen Menengiç kahvesi de meşhurdur ancak Mardin’deki Menengiç kahvesinden tat olarak biraz farklıdır.
Elazığ Gezilecek Yerler
Elazığ’a sadece yol üzerinden uğramak isterseniz tabi ki Harput’a uğramalısınız. Ancak Elazığ kentinden kalmayı planlıyorsanız Harput kalesi haricinde Palu Urartu yazıtı, Keban barajı, Cimşit Bey Hamamı görülecek yerlerin başında gelecektir. Bunların haricinde Buzluk mağarası da kesinlikle görülmesi gerekli yerlerdendir. Ancak mağaraya girişte özellikle dikkatli olunmalıdır.
Son bir not: Eğer Google’da ‘Elazığ gezilecek yerler’ diye aratırsanız ilk sayfanın en altında ‘Elazığ’da sevgili ile gidilecek yerler’ diye daha öncesinden aratılmış bir cümle vardır ki aklımıza geldikçe bizi fena şekilde üzmektedir.
Ayrıca İlgili Kaynaklar:
Türkiye UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi
Harput kalesi fotoğrafları
Doğu Anadolu bölgesi antik kentleri, tarihi yerleri
Doğu Anadolu bölgesi gezilecek yer fotoğrafları
Türkiye müzeler, antik şehir ve tarihi kentler
İsmail Aytaç – Harput İç Kale Kazılarında Bulunan Artuklu Sikkeleri